Bedrettin Cömert'in, Hasan Hüseyin Korkmazgil'e yazdığı mektuplardan:
*
''..Roma'yı sevmemek imkânsızdı. Uzun yıllar yaşadım ben bu kentte. Hemen hemen çocukluğumun bitiş yıllarını burada harcadım. Sonra olgunlaşmalarım. Acayip bir titreşimle tutuyor beni Roma. Ama yine de bütün buhranlarım burada başıma üşüşüyor. Bir ay kadar Ankara'da kaldım, bir kerecik olsun içimin boşaldığını hissetmedim. Bütün sıkıntılara, darlıklara, karışıklıklara karşın, gerçekten dolu yaşadım. Toprak, toprak diyoruz. Aslında bilimsel olarak nedenleri saptanabilecek nitelikte bir özlem şu yurt özlemi. Beni kuran, benim benliğimi, ilk çizgilerimi, temel çizgilerimi belirleyen 'o' yerin, 'o' koşulların somut etkisidir. Her ne kadar genç yaşımda başka bir çevrede yaşamış olsam bile, ben artık aslım'ın kurulduğu, kişilik kazandığı çağımdan sonra gelmişim buralara. Belki benim oğlum için -tabii burada kaldığı taktirde- böyle olmayacak, ama benim en dalgalı, en oynak duygularımı bile bir biçime kavuşturan oranın 'o' belli koşulları olmuş. Anlıyorum ki, kişinin bünye icabı sakladığı dengesizlikleri bile, ortaya çıkıp, organizmada ve dolayısıyla pratik hayatta etki gösterebilmeleri için, belirli toplumsal koşulların içinde bulunmak zorundadırlar.
(Roma, 16 Eylül 1969)
*
Ne diyordu Lenin: işçi, ancak kendi vatanında verimli ve yaratıcı olabilir.
Bedrettin Cömert, bu gerçeğe, Lenin'i okuyarak değil, kendi yaşam deneyimlerinden varmıştı. Onun bu yanı göz önünde tutulmadan, bir başka yanı üzerinde nasıl durulabilirdi.?
*
Hasan Hüseyin, Ankara, Mart 1979, Şubat 1981