Eserde bir at ve bir adamın uzun yıllar süren dostluğunu okuyoruz. Dostların hayatı, acıları, sevinçleri birbirine çok benzer ya da zamanla benzeşir. Belki de bu benzerlikten dolayı dost olmayı seçeriz bilemiyorum. Bu hayvanlarla olan dostluğumuzda da geçerli. Özel bir at olan Gülsarı ile onu yetiştiren Tanabay'ın hayatları da iniş ve çıkışlarıyla birbirine çok benziyor.
Aytmatov, dilinin sadeliğine karşın olayları aktarış biçimi çok güçlü olan bir yazar. Öyle ki Tanabay ile birlikte siz de öfkeleniyorsunuz. Eskimiş çadırın içinde sobanın yanına oturup çay içerek ısınıyor, 224 sayfa boyunca sanki siz de yaşlanıyor, gençliğinize hayıflanıp ah vah ediyorsunuz.
Beni kitapta en çok etkileyen ise Tanabay karakterinin gerçekçiliği oldu. Birine insan gibi insan dediğimizde genelde mükemmele yakın oluşunu kastederiz. Fakat eksiklikleriyle, hatalarıyla, pişman olup af dilemesiyle, öfkeden köpürmesi, hıçkırıklara boğulup ağlamasıyla gerçek bir insan o.
Gerçek insanları tanımak isteyenler gerçek yazarları okumalı diyerek sözü bitiriyorum.