'Unutmam gereken ne çok şey biriktirmişim!
Her adımımda bir şey düşüyor yakamdan, hafifliyorum. Şimdi biraz daha uzağım Oblomov'dan. Denize düşen yağmur; karşı kıyıdan çıkıp iskeleye yanaşan vapur; önümde hafif koşu yapan hanımefendi; bir bir yanan kent ışıkları, az sonra varacağım, şiire ayarlı mekan.. Heyecan katıyor bana. Yürümek, çok daha yürümek istiyor canım... Bu akşam, şu an, içime doluşan bunca ses kalb ritimlerime paralel akıyor. Çalınan müziğe; okunan şiirlere; konuşulan, önemine vurgu yapılan duyarlılığa asılı kalıyor kalbim. Geçen zamanı, yaşanan onca acıyı, kendimi unutuyorum. Bir dağ çiçeği gibi, kimse görmeden serpiliyorum. Kulağımın dibinde konuşan şiirle aşka dönüşüyorum. Var olmak ve var kalmak kaygısından beslenen biri, bu kitabın yazarı. Bütün bir ömrü, 'oblomovluğa hayır'la geçirmek gerektiğine inanıyor. İnsanı yaşatan o muhteşem durumu, aşkı üst başlık edinerek yaşıyor. Aşk olmaktan, hayatı bir aşk yürüyüşüne dönüştürmekten bahsediyor. 'Aşk olsun,' diyor... Her zaman...