Bir özel eğitim öğretmeni olarak mezun olduktan sonra okuyabildiğim bir kitap oldu. Bir solukta bitirdigim(2 saati biraz geçkin) bu kitap ile ilgili elbette diyeceklerim var... Ailenin osb ile karşılaşma,duyma,şüphe duymasına kadar olan vakit içerisinde çocuktaki belirtileri normal bulmayıp doktor doktor gezmek, araştırmalar yapmak vs... O kadar gerçekçi o kadar yaşanmış ki. Çalıstığım çocukların ailelerinin anlattığı öykülerden farksız. Basta inkar ,sonra tanı ile pazarlık, sonra pek çok zarttiri zort eğitim,bir sürü şarlatanla umut taciri ile geçen onca zaman... Hele ki beslenme, yağ,bitkisel ürünle ortalık vızır vızır kaynarken "otizm profesorleri" meydana çıktılar . UDA ya öcü diyen, bilimsel olmayan-kanıta dayalı olmayan pek çok yöntemleri ile -bunlara doktor,eğitimciler de dahil- ailelerin zaten zayıf noktalarına bile bile basa basa onları maddi ve manevi olarak sömuruyorlar... Kitapta anne çocuğunu kabullendiği anda başlıyor ilerlemeler, su berraklaşıyor... Sabır,emek,doğru yöntem ve erken müdahale hayat kurtarır diyerek bitireyim sözlerimi.
İki yaşındaki bir çocuk annesine sarılırdı, bir yabancıya değil... Anlayamıyordum. Benden niçin kaçıyordu? Neden kontrolden çıkmıştı? Ve niçin bana hala anne demiyordu? Sanki beni tanımıyormuş gibi davranıyordu.
Leeann her gece Clay'i yatağına yatırırken "Sen benim yıldızımsın." diyor, Clay de "Sen de benim üçgenimsin," karşılığını veriyordu. Ancak bir gece Clay, "Sen benim meleğimsin," diyerek bu geleneği devam ettirdi.
Otizmde tedavinin ve terapinin bir bölümünü onları insanlarla kaynaştırma, seslerle ve aktivitelerle tanıştırma oluşturur. Bu onlar için çok zordur ve lütfen bu durumdaki kişilere hassas davranalım.