Emirü'l Mü'minine İtaatın Vücubu Hakkında Kırk Hadis

Yusuf Nabhani

Emirü'l Mü'minine İtaatın Vücubu Hakkında Kırk Hadis Hakkında

Emirü'l Mü'minine İtaatın Vücubu Hakkında Kırk Hadis konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
10/10
1 Kişi
3
Okunma
1
Beğeni
277
Görüntülenme

Hakkında

2. Abdulhamid Han döneminde Beyrut Hukuk Mahkemesi’nin kadısı olan Yûsuf bin İsmâil en-Nebhânî’nin yazdığı elinizdeki risale, halifeye itaatin vücûbiyeti hakkında vârid olan 40 hadisten müteşekkildir. Hicrî 1312 / miladi 1894’de Beyrut’ta el-Matba‘atu’l-Edebiyye’de basılan kitaptaki hadisler müellifin ifadesine göre “çoğunluğu sahih ve hasen” hadislerden oluşmaktadır.
Türler:
Tahmini Okuma Süresi: 1 sa. 49 dk.Sayfa Sayısı: 64Basım Tarihi: Aralık 2020Yayınevi: Darul Hilafetil Aliyye Medresesi
ISBN: 9786257138192Ülke: TürkiyeDil: Türkçe
Reklam

Yazar Hakkında

Yusuf Nabhani
Yusuf NabhaniYazar · 5 kitap
1849 yılında Filistin’in Nablus bölgesindeki Hayfa şehri yakınlarında bulunan İczim köyünde doğdu. Benî Nebhân kabilesinden geldiği için Nebhânî nisbesiyle anıldı. İlk öğrenimini babasının yanında yaptı. On yedi yaşında iken Kahire’ye gitti ve Ezher Üniversitesi’nde okumaya başladı. Orada sonraları şiddetle muhalefet edeceği Cemâleddîn-i Efgānî ve Muhammed Abduh gibi meşhur âlimleri tanıdı. Bu arada özel ders gördüğü hocası Şeyh İbrâhim es-Sekkā’dan icâzet aldı. Ezher’den mezun olduktan sonra (1873) memleketine dönüp Akkâ’daki Cezzâr Ahmed Paşa Camii’nde ders vermeye başladı, ayrıca Şam’a geçerek Seyyid Şerîf Mahmud Efendi’nin ilim halkasına katıldı ve ondan da icâzet aldı. 1876’da İstanbul’a gidip el-Cevâʾib gazetesinde editörlük ve Arapça kitapların tashihi görevinde bulundu. Ardından Kuzey Irak’taki Köysancak kasabasında bir yıl kadar kadılık yaptı. Bağdat ve Şam’a gerçekleştirdiği kısa ziyaretlerden sonra 1880’de İstanbul’a döndü ve ilk eseri olan eş-Şerefü’l-müʾebbed li-Âli Muḥammed’i telif etti. Sultan II. Abdülhamid’in yakın çevresinde yer aldı ve önce Lazkiye, ardından Kudüs ceza mahkemelerinin başına getirildi. Kudüs’te iken kendisini Kādiriyye tarikatına yönlendiren Hasan b. Halâve el-Gazzî ile tanıştı. 1888’de yeni kurulan Beyrut Yüksek Hukuk Mahkemesi başkanı oldu. II. Meşrutiyet’in ilânından sonra Sultan Abdülhamid’le münasebeti dolayısıyla bu görevinden uzaklaştırıldı (1909). Bunun üzerine Medine’ye göç ederek bütün vaktini eser telifine ayırdı. Birçok talebe yetiştiren Nebhânî’den Muhammed b. Ahmed el-Hâşimî, Muhammed Sultan el-Hucendî, Ebü’l-Fazl İbnü’s-Sıddîk ve Muhammed b. Ca‘fer el-Kettânî gibi şahsiyetler yararlandı. 1916’da Şerîf Hüseyin hareketinin başlaması üzerine Medine’den ayrılıp kendi köyüne döndü. 1932 yılında Beyrut’ta vefat etti. İslâm dünyasının Batı’dan gelen tesir ve değişimlere mâruz kaldığı bir dönemde yaşayan Nebhânî, derleme türü çalışmalarıyla klasik ilim geleneğine hizmet etmeye gayret göstermiştir. Batı’nın kültür ve düşünce yoluyla müslümanlar üzerinde nüfuz kurmasına karşı çıkan ve bu sebeple yenilikçi hareketlere oldukça mesafeli duran Nebhânî ictihadın tekrar canlandırılması, medreselerin ıslahı gibi çabalara destek vermemiş, Cemâleddîn-i Efgānî, Muhammed Abduh, Mahmud Şükrî el-Âlûsî ve M. Reşîd Rızâ gibi şahsiyetlere sert eleştiriler yöneltmiştir. Ayrıca Batılılar’ın açtığı okullara gitmenin zararları üzerinde durmuş, misyonerlere ait bu kurumlarda Hıristiyanlık kültürünün öğretildiğini söylemiştir. Tasavvufu dışlayan Selefîliğe de karşı çıkmış, ulemânın eserleriyle gelen kültür mirasını sahiplenip kitlelere yaymayı hedef edinmiştir. Nebhânî, Osmanlılar’ın İslâm’a yönelik hizmetlerinden övgüyle söz etmiş ve II. Abdülhamid’in politikasını savunarak bütün müslümanları onun etrafında birleşmeye çağırmıştır.