Eğer insan insanın kurduysa, yani her anlamda bu geçerliyse, bu durumdan yalnızca olumsuz anlamlar çıkartılmaz. Eğer atalarımız sosyal olarak birbirlerinden uzak durmuş olsalardı, bugün bulunduğumuz yerde olamazdık
doğa bize korona ile en büyük cezayı vermiş oluyor :(
Bedenlerimiz ve zihinlerimiz sosyal bir hayat içinde anlam kazanırlar ve onun yokluğunda ise umutsuzca çöküntüye uğrarlar. İşte bu yüzden, ölüm cezasından sonra bir insana verilebilecek en büyük ceza onu tek başına bir yere kapatmaktır.
Güçlü sosyal bağları olan dişilerin daha fazla sayıda yavrusu hayatta kalabilmektedir. Birbirlerini tımarlayan eşlerin bir diğerini dış saldırılara karşı koruduğu, yırtıcı bir hayvanla karşılaştıkları zaman uyarı çığlığı attıkları ve birbirlerini sakinleştirici temaslarda bulundukları gözlenmiştir. Bu yardımlaşmaların tamamı, babun annelerinin daha fazla sayıda çocuk sahibi olabilmelerini kolaylaştırmaktadır.
Kant insanlık için küçük bir değer biçmişti. Kant, tutkuyu "güzel" olarak övmüş ve onu erdemli bir hayatla ilişkili olduğu sürece dikkate almıştır. Eğer bütün mesele görev ise, ince duygulara kimin ihtiyacı olsun ki?
İnsanlar arası empati ilişkilerinde cinsiyet farklılıklarının etkili olması bizi şaşırtmamalıdır, çünkü yavrularını emziren, besleyen, temizleyen, sırtında taşıyan, rahat ettiren ve hatta savunan annelerin çok uzun bir annelik silsilesinden geçip geldiği unutulmamalıdır. Cinsiyet farklılıkları daha sosyalleşme başlamadan önce ortaya çıkar: Duygusal geçişliliğin ilk işareti -bir başka bebeğin ağladığını duyan bebeğin ağlamaya başlaması- kız bebeklerde erkek bebeklere göre çok daha belirgindir. Sonraları daha değişik cinsiyet farklılıklarının ortaya çıktığını göreceğiz. İki yaşındaki kız çocukları, başkalarının karşılaştığı üzücü olaylara aynı yaştaki erkek çocuklarına göre daha fazla ilgi gösterirler. Kadınlar da erişkinlik dönemlerine geldiklerinde erkeklerden çok daha güçlü empatik tepkiler vermeye başlarlar ki bu, kadınlara neden bir "yönelme içgüdüsü" atfedildiğini açıklar.
Davranışsalcıların düşünce kalıbıyla ifade edecek olursak, bir başkasının hayatını kurtarmak için suya atlama konusunda insanlar ve maymunlar arasındaki fark sanıldığı kadar büyük değildir.
Empati özelliğimizle ne yapacağımız tamamen bizimle ilgili bir tutumdur; tıpkı düşmanlarımızı insanlıktan çıkartmak için elimizden geleni yaptığımız gibi yapıp onu bastırabilir ya da hınzırlık yapan bir çocuğun oyun arkadaşlarına karşı daha anlayışlı olmasını sağladığımız gibi onu geliştirebiliriz.