Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Enformatik Cehalet

Nabi Avcı

Enformatik Cehalet Gönderileri

Enformatik Cehalet kitaplarını, Enformatik Cehalet sözleri ve alıntılarını, Enformatik Cehalet yazarlarını, Enformatik Cehalet yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
312 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
743 günde okudu
Enformasyon
Bilginin işlenmesi ve aktarılması noktasında 80 lerde neler olduğunu iyice anlatıyor. Verilerle destekli bilgiler iştah açıyor. 2. Sinin çıkması gerekiyor.
Nabi Avcı
Nabi Avcı
Enformatik Cehalet
Enformatik Cehalet
Enformatik Cehalet
Enformatik CehaletNabi Avcı · Timaş Yayınları · 201958 okunma
312 syf.
·
Puan vermedi
·
13 günde okudu
Anam ya Rabbi. Kitap bitti ben bittim derler ya. Heh! Tam da o halet-i ruhiye içindeyim. Kitap neyden bahsetti, ne anlatmaktaydı, enformasyon neydi, ne değildi yani akademik dil mi demem lazim yoksa benim kendi "enformatik cahilligim" midir onu da bilmiyorum. Beni benden aldı. Işin açıkçası ben kültürel olarak çok dolu biri değilim. Bu yüzden kitabi hakettiği yere koyamadım herhalde galiba sanırım. Ama yok yahu kitap çok akademikti. Kitabi okurken, hani tez hazırlarken kalın gözüksün diye doldurdugumuz bilgiler vardir ya. Halbuki incecik bir şeydir anlatmak istediğimiz sayfa miktarı. Heh sanki öyle gibi. Incecik bir kitap yazsa daha çok anlayacaktim sanki. E bide yorumlarda hala güncelliğini koruyor diyorlar ya tamam guncellige yakınlığı vardir da 80 li yılların enformasyon durumu ile günümüz bambaşka boyuta evrildi. Bu kadarını tahmin dahi edememişlerdi bence. Ben bu anlamda da güncel bulamadim. Ama tum bunlara rağmen kitabımızi seçen, yaptığım alıntıları ogrenmeme vesile olan
Mustafa Yılmaz
Mustafa Yılmaz
abiye teşekkür ederim. Okuma grubu kitabı olmasa isminden bile haberim olmazdı. Zaten Mustafa Abi de farkli disiplinlerde okumalar yapmak niyetiyle kitaplari seçtiğini belirtmişti.
Enformatik Cehalet
Enformatik CehaletNabi Avcı · Timaş Yayınları · 201958 okunma
Reklam
Devamında da yahudilerin başrolde olduğuna dair deliller mevcut
Amerikan televizyonlarında yer alan bütün millî ya da milletlerarası haberler görüntülü olarak verilir. Bütün bu görüntülü haberler sadece üç şirket tarafından görüntülenir, haber haline getirilir ve yayıma sokulur. Bu üç şirket de, kısaca ABC diye anılan American Brodcasting Companies, Inc.; CBS diye anılan Columbia Broadcasting System, Inc. ve NBC diye anılan National Broadcasting Company'dir. ABC'nin yönetim kurulu başkanı Leonard Goldenson'dur. Goldenson, ABC'nin yönetim kurulunda çoğunluğu oluşturan bir grup yakın arkadaşıyla birlikte bütün programlarda son sözü söyleven adamdır. Goldenson'un en yakın mesai arkadaşları Leon Hess ve Everett Erlick'tir. CBS'nin başındaki kişi (Yönetim Kurulu Başkanı), William S. Paley'dir. Paley'in Genel Müdürü'nün adı James H. Rosenfield'dır. Rosenfield'in en yakın yardımcısı da Genel Müdür Muavini Davit Fuchs'tur. Gerek ABC'de gerekse CBS'de, bunlardan başka yüzlerce uzman çalışır; ama milyonlarca insanın izlediği programlar hakkında temel kararları yukarıdaki saydığımız bu altı adam verir. Bu altı adamın altısı da Yahudidir. Amacımız kuru kuruya Yahudi düşmanlığı yapmak değil. Ne var ki bu olguya basit bir rastlantı da denemez.
Sayfa 209Kitabı okudu
Bugün Amerikan kitle iletişim araçlarını yönlendirenlerin temel ilkesi, hedef kitleye görünüşte pek çok alternatifler sunmaktır; ancak bu alternatiflerin hepsi temelde söz konusu iktidar sahipleri tarafından belirlenir. İktidar sahiplerinin işi bununla da bitmez. Sıraladıkları bu alternatifler üzerinde nasıl kafa yorulacağını da gösterirler. Söz konusu edilmeyen alternatifler ise bu alternatif bolluğu içinde kaynar gider.
Sayfa 208Kitabı okudu
"Ütopyalar şimdi eskiden sanıldığından daha çok gerçekleşebilir görünüyor. Biz ise bugün insanı bambaşka kaygılara düşüren bir sorunla karşı karşıyayız: Bu ütopyaların kesin olarak gerçekleşmesini nasıl önleyebiliriz?Ütopyalar gerçekleşebilir şeylerdir. Belki de yeni bir çağın, aydınların ve bilginlerin ' ütopyaları nasıl önleyebiliriz; ütopik olmayan daha az mükemmel ama daha özgür bir topluma nasıl geri dönebiliriz' diye düşünmeye başlayacakları bir çağın başındayız bugün... "
Nitekim, profesyonel gazeteciler (veya daha genel bir ifadeyle "iletişimciler"), hedef kitlelerinde istedikleri zihnî değişiklikleri sağlayabilmek için bu “mekanizma”nın inceliklerinden faydalanmasını çok iyi bilirler. Bir başka vesileyle söylediğimiz gibi, gazetelerde değişik sayfalara serpiştirilen küçük küçük haberler, yorumlar, fotoğraflar arasında okuyucu açısından bir "tesadüfî"lik varmış gibi görünse bile, düzenleyiciler açısından durum hiç de böyle değildir. Bunu anlamak için kimi zaman tek bir haberin derinlemesine çözümlenmesi, perde arkasının araştırılması işe yarabileceği gibi, kimi zaman da bir gazetenin bütününü hesaba katmak gerekebilir. Hatta bazen gazeteler, farklı günlere yaydıkları bir programla hedef kitleyi etkilemek isteyebilirler: Bugün verilen bir haber, ilk bakışta ilgisizmiş gibi görünse bile, dün verilen başka bir haberin tamamlayıcısı da olabilir. İşte bu yüzden biz okuyucular bakımından "tesadüfi" olan pek çok şey, iletişimciler bakımından olsa olsa meslekî bir beceri ve ahlâk meselesidir.
Sayfa 117Kitabı okudu
Reklam
Okuduğumuz gazetenin herhangi bir nüshasını kabaca tarayacak olursanız, verilen haberlerden “haberdar olup olmamanın" yaşadığınız reel hayatla dolaylı ya da dolaysız hemen hiçbir ilişkisi olmadığını göreceksiniz. Şüphesiz, kendinizi biraz zorlarsanız, en ilgisiz bir haberi bile kendi hayatınız içinde anlamlı gibi görünen bir yere pekâlâ yerleştirebilirsiniz. Ama göreceksiniz ki, bunu bütün haberler için yapmanız mümkün. Demek ki, bütün haberler sizi ancak zihnî bir dolayımdan geçtikten sonra ilgilendirebiliyor.
Sayfa 116Kitabı okudu
Buna karşılık, Onaltıncı Yüzyıl'dan itibaren Avrupa'nın entellektüel haritalarını zorlamaya başlayan deneysel bilim anlayışı, Onsekizinci Yüzyıl'ın ortalarında bütün rakiplerini bertaraf eder ve 1890'larda "Avrupa'nın entellektüel kumandasını" ele geçiren kuşakla birlikte, karşımıza, “tarihte eşi görülmemiş bir bilim adamı tipi" çıkar. Bu adam, herhangi bir yargıya varabilmek için bilinmesi gereken onca şeyden sadece bir tek bilimi ve hatta o bir tek bilimin bile sadece kendi uğraştığı bölmesini bilen biridir. Üstelik bu adam, kendi ilgi alanının dışında kalanları bilmemenin erdem olduğunu da iddia eder. Kültürün bütününe yönelik ilgi, bu adamların gözünde “diletantizm", yüzeysel meraktır. Deneysel bilim, gelişmesini büyük ölçüde işte bu "ortalama", hatta "ortalamanın da altında” kişilerin emeğine borçludur. Bu durum, ortaya “olağanüstü gariplikte" bir insan tipi çıkartmıştır. Bu tip, (ki Ortega bütün “uzman”ları bu kategoriye sokar) eski sınıflandırmaların hiçbirine sokulamaz. Bilgili değildir, çünkü kendi uzmanlık alanina girmeyen hiç-bir şeyi bilmez. Bilgisiz de değildir, çünkü bir bilim adamı dir ve evrebin kendisine ait olan o küçücük bölmesini çok iyi bilir. Bu yüzden o,olsa olsa, bilgili bir cahil,bir ignoramus tur.
ütopya( olmayan yer)
'Ütopik olmayan, daha az mükemmel ama daha özgür bir topluma nasıl geri dönebiliriz? Diye düşünülen bir çağ."
İşim gücüm budur benim Gökyüzünü boyarım her sabah, Hepiniz uykudayken, Uyanır bakarsınız ki mavi, Deniz yırtılır kimi zaman, Bilmezsiniz kim diker; Ben dikerim. Dalga geçerim kimi zaman da, O da benim vazifem; Bir baş düşünürüm başımda, Bir de mide düşünürüm midemde Bir ayak düşünürüm ayağımda, Ne halt edeceğim bilemem. Orhan Veli
79 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.