Halil Cibran'la tanışmama vesile olan kitap. Kitap ince olmasına rağmen fazlasıyla vakit ayırma gereksinimi duydum. Çünkü bu kitabın bi çırpıda ince diye tek seferde okunması taraftarı değilim. Kitap o kadar derin anlamlar içeriyor ki her satırın her sözün altını çizmek ve "artık çizmesem mi?" diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz.
Kitap uzun zamandır yaşadığı Orphalese'den ayrılmak üzere olan Ermiş'e halktan birçok konuda kendisine hitap etmesi istenir. Ermiş'e aşk, ölüm, dostluk, adalet, zaman, dua, veda ve daha pek çok konuda sorular yöneltilir. Bunların hepsine cevabı olan Ermiş bize hayata ve insanın özüne dair verdiği bilgilerin her biri birer hazine niteliğindedir.
Bize erdemin sağlıklı, huzurlu, her daim eksiksiz bir hayat yaşamanın değil; bazen eksik günlerimizin, hüzünlü gecelerimizin ve sevinci tatmak için önce acıyla tanışmamız gerektiğini ve ancak bunlarla erdemli bir hayat yaşayabileceğimizi dile getirir. Ermiş'e göre haklıyla haksız, suçluyla suçsuz, güzelle çirkin ve acıya karşı dimdik ayakta duranla düşmüş aynı kişidir.
Günlük hayatta bize basit gelen konular o kadar güzel betimlemeler ve duygularla anlatılmış ki her konu birer kitap niteliğinde. Kitabın sonunda "Üstat benim de sana bir sorum olacak" demekten kendinizi alamıyorsunuz.
Sizin incelediğiniz değil onun sizi incelediği bir kitap.
Keyifli okumalar:)