Es Be Süleyman Es

Salim Şengil

Es Be Süleyman Es Hakkında

Es Be Süleyman Es konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.

Hakkında

Ege ile Akdeniz'in kesiştiği yörelerde denizcileri "Es Be Süleyman Es" rüzgar çağrısnı kullanırlar...
Tahmini Okuma Süresi: 3 sa. 46 dk.Sayfa Sayısı: 133Basım Tarihi: 1990Yayınevi: Cem Yayınevi
Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 41.7
Erkek% 58.3
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Salim Şengil
Salim ŞengilYazar · 3 kitap
Sıdıka Hanım ile makine ustası Recep Şengil'in oğlu olarak 1913 yılında Selânik'te doğdu. Yazar Nezihe Meriç'in eşidir. Ortaokulu İzmir'de okudu, daha sonra Ankara Lisesi'nden (1938) mezun oldu. Banka memurluğu ve Tan gazetesinde muhabirlik (1935-36) yaptı. Ardından Ankara Radyosu'nda tiyatro sanatçısı olarak çalıştı. Eşi Nezihe Meriç'le birlikte Seçilmiş Hikâyeler (1947-1957) ve Dost dergilerini yayımladı. "Toprağa Dönüş" adlı hikâyesi ile 1939'da Halkevlerine mensup genç muharrirler arasında düzenlenen küçük hikâye yarışmasında dereceye giren Şengil; 1944 ve 1945'te Ankara Halkevi Öykü Yarışması'nda birincilik ödülünü, "Komşumuz Bulgaristan" adlı röportajı ile 1972 Türk Dil Kurumu Basın Dil Ödülü'nü kazandı. PEN Yazarlar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği, Nâzım Hikmet Vakfı, Dil Derneği ve Ankara Gazeteciler Cemiyeti üyesi olan yazar, 28 Haziran 2005'te öldü. Salim Şengil; Yeni Edebiyat, Servet-i Fünun (Uyanış), Ses, Yeni Ses, Oluş, Ülkü, Varlık, Yürüyüş, Büyük Doğu, Pınar, Gün, Yığın gibi dergilerde yayımladığı hikâyeleriyle edebiyat dünyasına adım attı. İlk hikâye kitabı Kafasını Törpüleyen Adam'ı 1943 yılında neşretti. Uzunca bir aradan sonra hikâyelerini Es Be Süleyman Es (1983), Güzel Bir Oyun (1983), Savrulup Gidenler (1987), Penceredeki Işık (1992) kitaplarında bir araya getirdi. M. Sadık Arslankara, Şengil'in hikâyeciliğini şu cümlelerle değerlendirmiştir: "Öykücülüğünün başlangıcıyla sonraki yılları arasına neredeyse kırk yıla varan bir zaman girmeseydi, herhâlde çok başka bir yerde duruyor olurdu Salim Şengil… Ama şimdi yaşadığınız bu tuhaf aykırılık karşısında şaşakalıyorsunuz. Salim Şengil yaşamıyor belki ama Türk öykücülüğünü parıldatan birkaç yıldızdan biri olarak öylece aydınlatıyor yolumuzu. Ekin yaşamımızın takımadası Alpay Kabacalı, onun için şöyle demiş yıllar önce: 'Salim Şengil… Öykünün gizli nabzı.' Bu nabızda atan bütün bir Türk öykücülüğü…" (2005: 137). Hikâyelerinde daha çok ustası kabul ettiği Memduh Şevket Esendal'ın etkisinde kalan yazar kendisi ile yapılan bir söyleşide, 1980'lerde hikâyeye yeniden dönüşünü şu cümlelerle açıklamıştır: "Giderek: 'Ben yazmasam da olur. Yeni, genç öykücülerin ortaya çıkması ne güzel bir çaba… Bana bu yeter' demeye başlamıştım. Yazmadığım, yazamadığım gerçekten iyi oldu. Uzak durduğumu sandığım anda öykücülüğün yoğunluğu içindeydim. Bu ara veriş olgunlaştırıyor insanı. 1980'lere geldiğimde yazamadığım, belleğimde oluşan öyküler beni tedirgin etmeye başlamıştı. Yeniden başlarken öykü anlayışım geçen zaman içinde değişmişti. 'Duvarda tüfek varsa o patlamalı' yargısına ulaşmıştım..." Bununla birlikte Şengil, hikâyelerinden çok yayıncılığı ile ön plana çıktı, ismi daha çok yayımladığı Seçilmiş Hikâyeler (66 sayı, 1947-1957) ve Dost (102 sayı, 1957-1973) dergileri ile özdeşleşti. Yayıncılığa başladıktan sonra daha az hikâye yazmaya başladı. Ankara'da yayımlanan bu dergilerde, uzun süre yalnız hikâye ve hikâye üzerine yazılara yer verdi; Bilge Karasu, Vüs'at O. Bener, Nezihe Meriç ve Tarık Dursun K. gibi 1950 kuşağı öykücülerinin ortaya çıkmasına olanak sağladı. 1953'ten sonra şiir, deneme, eleştiri, tiyatro ve plastik sanatlara açılan dergi, özel sayılarıyla da dikkat çekti. Dergide sinema, tiyatro, müzik yazılarının yanı sıra İkinci Yeni şairlerine de derginin tutumunu belirleyecek ölçüde yer verdi. Çıkardığı her iki derginin de modern Türk şiiri ve öykücülüğünün gelişmesinde önemli payı vardır. Bir Rüzgâr Esti (1946) adlı bir tiyatro eserine imza atan yazar, biri Türkçe diğeri Almanca olmak üzere iki hikâye antolojisi hazırlamış, portre-hatıralarını ise 1991 yılında Anılarda Kalan Portreler adı ile kitaplaştırmıştır.