Kocası yanında ya, daha ne olsun. Ama yok, arıyor insan. Koca kadın da olsa, doğuracağı gün, yanında olsun istiyor, onu doğuran kadın. Aynı zorluğu yaşamış biri lazım.
İçinden babasına, yalnız ona yazmak geliyor. Yazmak mı dedi? İçinden yazmak hiç gelmiyor. İçinden sesini duymak geliyor. Sesini duymak mı ? İçinden sesini duymak da gelmiyor, ona dokunmak geliyor. Dokunmak da yetmez... sarılmak. Uzun süre. Bırakmanacasına. Korkuturcasına. Hep öyle kalacakmış gibi. Hiçbir şey söylemeden.
Engels’in dediği gibi, aile dediğimiz şey aslında bir mülkiyet meselesi. Mülk edinmeye karşıysak, en başta birbirimiz üzerindeki bu sahiplik rolünü kaldırmalıyız ortadan.
80'li ve 90'lı yıllara ilişkin çok şey anlatıyor.O yıllarda çekilen toplumsal, siyasi içerikli film tadı var.Duygusal anlamda beni bir oraya bir buraya fırlattı.Eylül'ün dramı okunmayı hak ediyor.Okuyun...