Herkesin içindeki taşrayla mesafeler açıldıkça kapanmayan bir şeyler de vardır. Bunu bazen bir ölüm aniden kapatıverir. Sonradan herkesin yaşayacağı babanın ölüm yolculuğunu yanında duyarsın istikbalden haber misali. Çeşme susuz, toprak kuru, ağaç dalgın, anne ihtiyar, çocukluk uzaktır. Ve inadına yazıda gürül gürül çeşmeler, bereketli topraklar, çok sesli ağaçlar ve gülümseyen anneler çizersin susuzluğun geçsin diye. Geçmez. Ama elden ne gelir?