Eski Sevgili
Leyla ErbilEski Sevgili Gönderileri
Eski Sevgili kitaplarını, Eski Sevgili sözleri ve alıntılarını, Eski Sevgili yazarlarını, Eski Sevgili yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ama sevmeyi istiyordu. Kendini kandırmadan, karşısındakini de kandırmadan sevmek. O vakit bu düzende aşkın olmazlığı yaralıyordu onu. O yara içinde taşınıyor, bir elmas parçası gibi parlatıyordu içini, kesici bir elmas taş gibi. Asıl sevgiden, asıl sevişmekten alıkonulan insanın elinde hem kendisini hem karşısındakini kanatan bir parlaklık, onu hırslı olmaktan alıkoyan bir başka ışıktı bu.
Gelmez misin gidelim atölyeye? Baş başa oturur konuşuruz. Gerçekten de başka bir şey istemiyorum. Sadece bu iğrenç topluluktan kaçmayı, anlayışlı biriyle olmayı... Bezdim artık hepsinden...
Tanıklıksa, insan bir tek şeye çok iyi tanıktır, o da kendisinin ne bok olduğuna!
Devrim, kendi çalgısını, marşını, sırası geldiğinde bir yaratırdı ki, kim engelleyebilirdi o şarkıları...
Oy hanım hanım, sen benim canım,
Ben seni alım dağlara kaçıyım bu gece...
Kendini aklından geçirdi yeniden. Biraz komik oluyorum, tanrıyı hafif alaya alarak konuşsam da komik oluyorum, böyle bir kadın değilim aslında, diye düşünüyordu.
neyss
Aslında, bütün gücüm yalan söylememekten geliyor, diye geçirdi içinden Nigâr. Bütün deliliğim, acayipliğim, hatta cinsi cazibem! Yoksa neden o kadar adam sevsindi beni? Evet bütün gücü dürüstlük olan bir insanım. Gerçi artık kimsenin öyle dürüstlüklere, kancık olmamaklara falan aldırdığı yok ya neyse...
Ürün Yerleştirme
Tanrım öyle bir gelin nasip etseydi ya bana, cana yakın inci gibi bir kız, bir gülüşü, palmolive gibi bir köpürüşü var, Coty gibi bir rayihası, hele bir sarılışı anasına.
Ayol, dedim yüksek zevata, ne zamandan beri halk ırza geçilince galeyana gelmektedir şu memlekette?
Bütün dediği, zincirin bir halkasının iyice paslanıp çürüdüğüydü. Bir kuşaktan hiçbir hayır gelmeyeceği idi, ufalıp gideceğiydi bir kuşağın, kimdi o paslanan halka, biz miydik, bizdik elbet.
Bir devrimci, beyler gibi değil, bir devrimci gibi yaşar sonuna dek ama sıra ölmeye geldiğinde de nasıl öleceğini bilir. Çe gibi mi yani, dedim, güldü, Çe gibi ya, dedi, Çe gibi.
Toprağa yatırılmış uçsuz bucaksız bir ağaçtı su. Almış başını gidiyordu. Görünürde kökü yoktu. Derinlerde, belki ulaşılmaz derinliklerdeydi kök.
Nazım Hikmet
Ve onlar, "anladık bildik" dediler
Ve onlar hiçbir zaman bildiklerini
Böyle müthiş ve mükemmel bilmediler...
dış mihraklara ne dersin?
Doğruydu, bir kadın kadınlığını bilmeliydi, ben ona “hanımefendi" diye hitap ediyordum, o bana "egemen güçler" diye sesleniyordu, rezil karı.