Şu birkaç günlük ömrümüzü saadet içinde geçirmek hepimizin tek arzusudur.
Hatta yalnız kendimiz değil, devlet de bütün teşkilatıyla bütün imkânlarını milleti biraz daha mesut etmeye muvaffak olmak için kullanıyor.
Çocuk anasını, babasını sever. Bu, doğuştan, ona Allah'ın verdiği bir sevgidir. Fakat hayatta iyi bir insan olabilmesi için bu sevgi kafi gelmez. Başkalarını da sevmeyi ona öğretmeliyiz. Hayatta büyük sıkıntılara uğradığı zaman onu kurtaracak olan, yükünü hafifletecek, feraha çıkmasını temin edecek olan sevgi başkalarının sevgisidir. Bir çocuğun yalnız ana, baba sevgisiyle kalması, onlara bağlanması, sevgisini sınırlaması bir bakıma tehlikelidir de. Çünkü böyle olursa hayatta kendisine yakınlık gösterecek bir kaç kişiye kul ve köle olarak diğer insanları hiçe saymanın, onların saadet ve felaketleriyle alakadar olmaksızın yaşamanın getireceği talihsizliklere karşı müdafaasız kalabilir. Böyle bir adam belki kendisine geçici bir zaman için faydalı olabilir ama cemiyete faydası
olamaz.
Gezip tozmanın, koşup atlamanın değil, bir merdiven basamağını aşmanın bile bin kere şükretmeye değer bir hadise olduğunu biraz erken kavramamız gerekiyor.
Atatürk'ün çok güzel bir sözü vardır. "Zafer, der, zafer benimdir diyebilenindir." Zafer benimdir demek, muvaffak olacağım demektir; muvaffak olmak fikrini kafanın içine iyice yerleştirmek ve kafayı daima o istikamette çalıştırmak demektir. İnsan kafasının da çalışa çalışa içinden çıkamayacağı, halledemeyeceği bir mesele yoktur.
Sayfa 15 - Bilge Kültür Sanat / 24. Baskı, Eylül 2018Kitabı okudu
...yaş ilerledikçe insanlar sabah saatlerini sever olurlar. Dünyayı sabahın saat beşinde, kurtlar, kuşlar henüz uyanmadan, tabiat daha mahmurken seyretmek ancak o yaşlarda tadına varılır zevklerdendir.