Güzel, tenasüp değildir, ama tenasüpte parıldayan şeydir. Güzel, maddeye geçen ve ona kendi birliğini veren suret (forme) dir. Güzel; ruhun bedende, zekânın ruhta, Bir'in zekâda görünmesidir.
Yeryüzünde güzelliği gören insan, gerçek güzelliği hatırlar, kanatlanır ve ona doğru uçmak arzusuyla yanar ve bütün dünya işlerini yüzüstü bırakır; bu yüzden ona deli gözüyle bakılır.
1.Baumgarten-Aesthetica
2.Kant-Yargı Yetisinin Eleştirisi
3.Hegel-Estetik Dersleri
4.Schiller-İnsanın Estetik Eğitimi Üzerine Mektuplar
5.Benedetto Croce-Estetik
6.Terry Eagleton-Estetiğin İdeolojisi
7.Afşar Timuçin-Sorularla Estetik El Kitabı
8.Suut Kemal Yetkin-Estetik Doktirinler
9.İsmail Tunalı-Marksist Estetik
10.Estetik ve Politika
11.Georg
"Yeryüzünde güzelliği gören insan, gerçek güzelliği hatırlar, kanatlanır ve ona doğru uçmak arzusuyla yanar ve bütün dünya, işlerini yüzüstü bırakır; bu yüzden ona deli gözüyle bakılır."
Sanatın en yüksek amacı, kısaca söylemek gerekirse, insan kalbine heyecan vermektir; insan kalbi de yaşamın merkezi olduğundan sanat, insanın maddi ve manevi varlığına karışmak zorundadır.
Sanat duygusu, din duygusu ve bilim merakı gibi hayretten doğmuştur. Hiçbir şeye hayret etmeyen insanın hayvandan farkı mı olur? İnsan maddeden ve maddi ihtiyaçlardan kurtulup tabiat olaylarına şaşakaldı mı, onlarda büyük, esrarlı, gizli bir kuvvet sezdiği andan itibaren, hayvan halinden kurtulur ve evrensel bir gücün uyandırdığı bu duyguya vücut vermek ihtiyacını duyar. Her şey tabii anlamını kaybederek, zeka için görünmez gücün imgeleri olur. İşte o zaman sanat doğar.