_
Acımasız gerçekler, tıpkı bir mahkûmu kelepçeye vuran gardiyanlar gibi etrafını kuşatmıştı. Kaçacak hiçbir yeri yoktu: Hiç. Müebbet mahkûmuydu ve hücresine sızan tek ışık da sönüp gitmek üzereydi.
_
_
Kadının belleği masum anekdotlarla dolu bir ardiyeydi ve tanıdıklarıyla ilgili herhangi bir soru sorulduğunda, oradan yığınla ayrıntı bulup çıkarıyordu.
_
_
Tanındığı tek yerde bile çevreden ilgisizlik ya da düşmanlık görürken, bu toy ve eğitimsiz haliyle, şehirlerde, ekmeğinin derdindeki milyonlar arasında ne şansı olabilirdi ki?
_
_
...kaderin beraberinde getirdiği her şeyden -şanssızlıktan, olayların belirsiz ve anlaşılmaz düzeni yüzünden her türlü emeğin suya düşmesinden- nefret ediyordu.
_