Oysa bir kimse kötü bir eylemi cezalandırılma korkusundan dolayı değil de sırf eylemin manevi çirkinliği yüzünden ve Tanrı'nın insanlardan iyi bir zihniyet istediğini bildiği için yerine getirmiyorsa cezalandırılmayacağını bilse bile gerçekleştiremiyorsa, o zaman bu kimsenin eylemi etiktir. Bu, İsa'nın özellikle yerine getirilmesini istediği şeydir. O etik eylemlerde bulunulmasını talep etmiş ve şöyle demiştir: İnsan her şeyi Tanrı sevgisi nedeniyle yapmalıdır. Tanrı'yı sevmek demek, emirlerini iyi bir zihniyetle seve seve yerine getirmek demektir. Demek ki etik sırf iyi eylemlerin değil, iyi zihniyetin de felsefesidir.
Hata arama, kendinde bulunmayan ahlaklılığın başkalarına ün sağladığını görme iptilası, insanın bir parça kötü niyetli olduğunu, kıskançlık duygusu taşıdığını belli eder.
Eylemlerimiz için Tanrı'dan karşılık talep edemeyiz, çünkü bunlar Tanrı için değil, sadece kendi iyiliğimiz için yerine getirmekle yükümlü olduğumuz eylemlerdir.
Eğer Tanrı tarafından ödüllendirilmek için onun iradesine uygun şekilde davranır ve iyilik yaparsam, o zaman eylemi ahlaksal zihniyetten değil sonradan ödüllendirilmek üzere, Tanrı iradesiyle aramdaki mevcut ilişkiden dolayı gerçekleştirmiş olurum.
Demek ki eğitim ve din, kötü eylemlere karşı dolaysız bir nefret ve eylemin ahlaklılığı karşısında da dolaysız bir haz duygusu uyandırmayı hedef almalıdır.