Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.36
Eugenie Grandet
Honore de BalzacYüksek Puanlı Eugenie Grandet Yorumları ve İncelemeleri
Yüksek Puanlı Eugenie Grandet sözleri ve alıntılarını, yüksek puanlı Eugenie Grandet kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Puan
810 üzerinden
Zweig'in Balzac incelemesini okuduktan sonra elime aldığım ilk Balzac kitabı. Kitabı okurken, Zweig'in Balzac için sarfettiği sözler hiç aklımdan çıkmadı ve her cümlede Zweig'in ne kadar doğru bir gözlemci olduğunu ve ne kadar doğru tespitler yapmış olduğunu hissettim.
Balzac'ın kendi döneminin toplum yapısını anlattığı ve adına ''İnsanlık Komedyası'' adını verdiği serideki kitaplardan biri. Yazar burada cimrilik, her ne yoldan olursa olsun zengin olma isteği ve eylemi yanında aynı zamanda da iyi niyetlilik, saf ve temiz bir aşk duygusu temalarını ele alıyor.
Kitapta yazar, Fransa'nın bir taşra kasabasında yaşayan, cimriliği ve zenginliğiyle adeta ünlenmiş olan Grandet baba ve ailesinin yaşadığı olayları bize anlatıyor. Karakterine verdiği özelliği o kadar güçlü bir şekilde veriyor ki cimriliğin en ufak ayrıntısını bile atlamadan bize olayları aktarıyor. Grandet baba'nın kızı Eugenie ise iyilik ve insani duygularla dolu duygusal bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Tabii ki saf ve temiz bir aşkın dramatik öyküsünü ise yine Eugenie'nin kendisinde buluyoruz.
Dönemin toplum yapısından bize bir örnek sunan aynı zamanda dönem insanının yapısını da çok güçlü özelliklerle bize anlatan, yazarın bu kitabını da ben beğenerek ve keyifle okudum, okunmasını da tavsiye ederim.
Seni seviyorum Balzac!
Eugenie Grandet aslında hakkında hiçbir şey bilmeden aldığım bir kitaptı. Kesinlikle hiç duymamıştım. Kitabevinde dolaşırken ona rastladığımda ve Balzac'ın eseri olduğunu gördüğümde hemen satın aldım ve bugünlerde okuma fırsatı yakaladım.
Konusundan bahsetmek istiyorum. Hikâyemiz Mösyö Grandet ve ailesi üzerinden ilerliyor. Mösyö Grandet yaptığı
Mest olarak okudum.
Cimri bir varyemez babanın ve karısıyla kızından oluşan ufak ailesinin dramını anlatmış bize Balzac. Cimri bir insanın tasvirini o derece yapmış ki Balzac, kendisine hayran kalıyor ama cimriye karşı da en ufak bir nefret uyandırmıyor, sadece zavallılığına ve hastalığına acıyorsunuz.
Karısı, genç kızı ve bir erkek gibi iri
Bir solukta okunacak, hayattan soğutacak güzel bir kitap.:) çocuklarımızın ilk ve en büyük aynası biziz. Kaçan sevdalara, ruhun açlığını hiçbir para değeri dolduramaz.
Balzac'ın kendi döneminin toplum yapısını anlattığı ve adına ''İnsanlık Komedyası'' adını verdiği dev romanlar dizisinin en tanınmış ve en sevilen kitaplarından biridir. Yazar burada cimrilik, her ne yoldan olursa olsun zengin olma isteği ve eylemi yanında aynı zamanda da iyi niyetlilik, saf ve temiz bir aşk duygusu temalarını ele alıyor.
Fransa'nın bir taşra kasabasında yaşayan, cimriliği ve zenginliğiyle adeta ünlenmiş olan Grandet baba ve ailesinin yaşadığı olayları bize anlatıyor. Karakterine verdiği özelliği o kadar güçlü bir şekilde veriyor ki cimriliğin en ufak ayrıntısını bile atlamadan bize olayları aktarıyor. "Böyle bir servette alın terinin payı denizde damla gibidir." Grandet baba'nın kızı Eugenie ise iyilik ve insani duygularla dolu duygusal bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Tabii ki saf ve temiz bir aşkın dramatik öyküsünü ise yine Eugenie'nin kendisinde buluyoruz.
Dönemin toplum yapısından bize bir örnek sunan aynı zamanda dönem insanının yapısını da çok güçlü özelliklerle bize anlatan bir eserdi.
Gönülden tavsiyemdir okuyun ve okutun.
Gülme ne kadar bulaşıcı olabilirse, gözyaşları da o kadar bulaşıcıdır
Dostoyevski'nin edebiyatta adının geçtiği ilk eser olma özelliğini taşıyor Balzac'ın bu kitabı. Dostoyevski ilk kez bunu Rusçaya çeviriyor çünkü o dönemde. Aynı zamanda da bu kitap öyle bir ilgi görüyor ki Balzac'ı gören herkes deyim yerindeyse "Aaa Eugénie Grandet" in yazari diyor. Eh bu duruma da zamanla Balzac sinirlenmeye başlamış.
1833'te yayımlanıyor bu eser. Balzac bu kitabında taşra hayatını ve taşrada yaşayan insanlari, ticarete verdikleri önemi vs anlatmış. Cimriligi ve aşkı anlatan bir kitap. Grandet Baba öyle zengin ki yani kaç sene çalışıp o mal varlığı edinilir bilinmez. Lâkin bir o kadar da cimri biri. Soğukta oturur gene de ateş yakmaz diyeyim size. Moliere'nin cimrisi falan hak getire yani. Evet Grandet Baba çok zengin ama ne yazık ki bu değirmene giren su her daim alın teri sayesinde olmuyor işte. Adam öyle fena ki anlatamam yani bunu. Hep ince hesaplar peşinde.
Eugénie ise babasından tamamen farklı bir kafada. Saf ve temiz duygular içinde. Babasının cimriligi yanında Eugénie'nin de temiz aşkını okuyoruz.
Cok hoşuma gitti bu eser. İlk defa Balzac okuyorum ama çok sevdim. İlk başlarken yoğun bir anlatımın içine düştüm hissi veriyor ama zamanla yazara alışıp okumaya devam ediyorsunuz.
#parlakmeltemkitapligi
-İlk okuyabildiğim Balzac eseri oldu, daha önce yazarın oldukça övülen Vadideki Zambak eserini okumaya çalışmıştım ama malesef bir türlü ısınamamıştım.-
Öncelikle yazarın hayatı hakkında bilgilendirmeler okuduğumda anladım ki Balzac insan ruhunun hassasiyeti ve duyarsız kaldığı noktaları hem kendi içinde hemde Fransız Burjuvazimi ile halkın çilesini harmanlıyor, hemde ak ile kara gibi ayırıyor, hem halkı haklı buluyor (yer yer haksız bulsanız bile duygularınıza esir oluyorsunuz) hemde toplumun üst tabakalarında yer edinen veya yer edinmek için bu uğurda ruhunu Faust misali Mefistoles'e satabilecek insanlarla aynı şekilde düşünebileceğiniz bir noktaya getiriyor.
Kitabın içerik olarak yarattığı atmosfer Gogol'un Ölü Canlar'ını oldukça andırıyor nasıl ki Gogol Ölü Canlar'ın ilk kısmında insanın kötülüğünü işliyorsa Balzac 'da insanların cimrilik, hırs, kibir ve daha onlarca kötü noktalarını ilmek ilmek işliyor sonuç olarak düşünürsek kesinlikle benzer şekilde Gogol nasıl insanın iyiliğini ararken hayatın acısına boğulup intihar ediyorsa sanırım Balzac' da kıyamadığı Sevgili Eugenie Grandet'i için onu olabilecek en iyi konuma getirip ince ruhuna layık erdem dolu bir son veriyor.
Şahsen Eugenie'i hem çok sevdim, hemde nefret ettim öyle ki inkar edilemez, gerçekten her kadının içinde Eugenie'in hislerinin barındığı noktalar var.
Okurken keyif aldım, sayfaları çevirirken sıkıldığım hiç bir yer olmadı sadece bazı cümle ve paragrafları tekrar okuyarak pekiştirme ihtiyacı duydum...
224 syf.
10/10 puan verdi
Tertemiz bir aşkın garip hikayesi...
Balzacın insanlık komedyası başlığı altında 1833te yayımladığı değerli bir romanı. Eser döneminin sosyo ekonomik çerçevesini çizerken, derin detaylarla zenginliğin ve zengin olmanın hırsını bir aşk serüveni ile karıştırıp sunuyor okura yazar.
Balzacın kalemi yine o derin içtenliğin yoğunluğuyla önümüze çıkıyor. Bu yazarın aşka olan inancındaki sağlamlığı ve hırs duygusundan ne kadar nefret edişi bu eserde ete kemiğe bürünmüş adeta.
Kişileri yaratma konusunda bir deha olan yazar, ilk dönem eserlerinden olmasına rağmen bu eserinde pek ağır betimlemelere başvurmamış.
Realizm ve romantizm akımının harmanından bence insanı derinden etkileyen evrensel duygular bütünü oluşmuş. Bir yandan aşk bir yandan para ve mülk hırsı, sosyal statülerde ilerleme de dahil buna.
Bir çok zaman diliminin sığdırıldığı eser, tema olarak bir çok yerinden çekilebilir durumda. Devrim öncesi ve devrim sonrası özellikle toplumun alt tabakalarındaki bu maddiyat hırsı, ancak böyle güzel bir eserde ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi.
