Tekrar o yara,o küçük yara feryat etti.Ah niçin ona yetemiyordu?Niçin ona her şeyi unutturamıyordu?Erkek kalbinin kadın kalbimden daha fazla isteyici olması bir haksızlık değil miydi?
Buna karşın sükut ve tahammülden başka yapılacak bir şey olmadığını düşünmek ve bunun bu kadar güç olduğunu görmek onu eziyordu.Evvelden ricaya lüzum
göstermeyen Süreyya,şimdi gittikçe artan şakalarlarla her arzusuna karşı gelebiliyor,Suad'ın istemediği şeyleri bile
yapıyordu.Bu şakalar dıştan her şeyi iyi göstererek işi ciddiyetten kurtarıyordu.Ne olursa olsu ricası kabul olunmuyor ve arzusuna muhalif şey yapılmış oluyordu.
"Ah bu çöl!" dedi. "Şimdi farz et ki, Boğaziçi'nde, yahut mesela Adalar'dayız... Deniz yok mu, deniz... En sıcak havalarda bile insana can verir! Serin... Mavi... Tatlı...