“Bu kitabın her satırında hırçın dalgaların dövdüğü Karadeniz kıyılarından başlayıp, Toroslar’ın serin yaylalarında sürüp giden esaslı bir hayata tanıklık edeceksiniz.
Onlarınki kazananı olmayan bir savaştı… kardeşin kardeşi kırdığı, doğrunun yanlışa karıştığı bir savaş…
Türkiye’nin en sancılı dönemlerinden 12 Eylül’e alışıla gelmişin dışında, üstelik de Anadolu’dan, Anadolu’nun gözüyle bakmayı başaran bir roman; “Eylülde soldu bu çiçekler” …
Anadolu kültürünün saf ve duru haliyle konuşturan, 12 Eylül’e her iki cepheden, acılarını içinde hissettirerek bakabilen bir roman…
Bu romanı okuduğunuzda değer yargılarınızı gözden geçirmek zorunda kalabilirsiniz.”