Yaşamını "ezeli mağlup" diye nitelendiren, ölüm hakkını kendinde saklı tutan, şüphenin doruklarında gezerken; şüphe duymaktan, şüphe eden düşünür. Oldukça kinik bir tavrı var her kavrama karşı.
Bunu diğer kitaplarında da görüyoruz, fakat bu kitapta nedenlerine dayalı anlatım, sunduğu anekdotlar, hayatından kareler sunan Cioran'ı anlamak, ve iç dünyasındaki renkli kıyıları gezmek mümkün.
O kendini bir düşünür, bir yazar olarak sıfatlandırmıyor.
Sadece ortaya koyduğu şeyin, ruh halinin sayıklamarı olduğunu söylüyor. Yazmanın ihtiyaç halinin tatmini olarak nitelendiriyor.
Yazdıkça bağları çözülen bir sıkıntı hâli, yaşamın ağırlığından sıyrılmak ve biraz olsun özgürleşmek..
Özgürlüğün pahalıya mâl olacağını, bunu isteyen herkesin hakaretlere ve eleştirilere hazırlıklı olmasını tavsiye eden Ciaron, kitaplarının intihara sürüklediği iddialarının tam aksini savunuyor.
Okuyanlara coşku, hayata tutunma duygusu aşıladığını hatta intihar isteyen kişilere verdiği tavsiyelerle onları bu fikirden nasıl vazgeçirdiğinden bahsediyor.
Ezeli mağlupda ; Beckett, Nietzsche, Schopenhauer, Dostoyevski ve birçok düşünür, yazar hakkındaki fikirlerini, hayatını, dil değiştirmesini, Paris yaşantısını, dinîn hem içinde hem de kenarında duruşunu, yazmaktan vazgeciş sebeplerini okurken, eğlenceli yanını da göreceğiniz bir Cioran var..