Ve bir gün ya bu yol ya şu gemiler
Seni elimden alır gider, niçin
Bilemem. Ama kaybedersem seni
Her öten kuş ve her akan su beni
Bir yolculuğa davet eder, niçin
Bilemem.
Süzülür odama her sabah erken,
Bir gümüş ve yayvan tepside gülen
Gözlerinin daha uyku ucunda;
En serin su buhar olur avcunda.
Ve bir rüya gibi sessiz yürürken
Yumuşak zincirini sürüyecekten
Avuç içi kadar ufak odamda.
Sanki küçük kalbi vurur eşyamda.
Her şey yankılanır onun sesinden,
Ayırdedilemezken gölgesinden
Elinin dokunmuş olduğu şeyler
Ürperir, canlanır sanki ve güler.
Çiçekleri sularken akşamüstü
Bol saçlı başında tembel bir örtü,
Yumuşak zincirini sürüyecekten
Eski bir şarkıyı tekrarlar, neden:
Pencereden selam verir mendilim
Senden başka yoktur benim sevgilim ...