Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Fatih Sultan Mehmed - Büyük Kartal

Aytaç Özkan

Fatih Sultan Mehmed - Büyük Kartal Gönderileri

Fatih Sultan Mehmed - Büyük Kartal kitaplarını, Fatih Sultan Mehmed - Büyük Kartal sözleri ve alıntılarını, Fatih Sultan Mehmed - Büyük Kartal yazarlarını, Fatih Sultan Mehmed - Büyük Kartal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
II. Murad, Mekke fakirleri için de vakıflar tesis etmiştir. Tüm ömrünü gaza meydanlarında geçirdiği halde, imar işlerine de chemmiyet verip birçok eser yaptırdığı için halk arasında "Ebu'l Hayrat olarak anılmıştır.
Osman Gazi’nin manevi destekleyicisi, hukuki ve sosyal hayatın örgütleyicisi ise ahiler ve fakihlerdi. Ele geçirilen bir bölgenin nasıl örgütleneceği ve şer’i hususlar fakihlerden sorulmaktaydı. Fakihler İslam hukukunu, Sünnî akaidini ve İslam kurumlarını bilen kişiler olarak rehber vazifesi görüyor, şehir ve köylerde de imamet hizmeti görüyorlardı.
Reklam
Edirne ile Filibe’nin fethinden ve Türklerin Balkanlarda ilerlemesinden rahatsız olan Balkan devletleri, Macarların komutasında Bulgar, Sırp, Eflak ve Bosnalı askerlerden oluşan ilk Haçlı ordusuyla Osmanlılar üzerine saldırdılar. Rumeli Beylerbeyi Lala Şahin Paşa’nın gönderdiği Osmanlı öncü kuvvetleri, Hacı İlbey’in organize ettiği ani bir baskın ile Sırpsındığı Savaşı’nda (1364) Haçlılara ilk bozgununu yaşattı. Kaçmaya çabalayan Haçlı askerlerinin çoğu Meriç Nehri’nde boğuldu. Fetih hareketlerine hız kazandırmak isteyen Osmanlılar, başkenti Bursa’dan Edirne’ye naklettiler. Ayrıca Balkan coğrafyasını İslamlaştırmak ve bölgede kalıcı olmak gayesiyle, Anadolu’dan getirdikleri Türkmenleri Balkanlarda fethedilen bölgelere iskân etmeye başladılar. Çirmen Zaferi’nden (1371) sonra ise Bulgar ve Sırp kralları Osmanlılara vergi vermeye razı oldular. Türklerin bu ani ve hızlı ilerleyişini durdurarak Balkanlardan atmak gayesiyle oluşturulan yeni bir Haçlı ordusu Kosova Ovası’nda perişan edilirken, savaştan sonra harp meydanını gezen Murad Hüdavendigar, yaralı bir Sırp askeri tarafından hançerlenerek hayatını kaybettiği için (1389), savaş meydanında şehit olan ilk Osmanlı hükümdarı olarak tarihe geçti. “Gazi Hüdâvendigâr ” unvanını taşıyan I. Murad döneminde, Rumeli Türklerin ikinci vatanı hâline gelmiş, Anadolu’da üstünlük sağlanmış ve böylece Devlet-i Aliyye’nin ilk taslağı ortaya çıkmıştır.
Selçuklu Türklerinin Anadolu’yu İslamlaştırıp vatan toprağı yaptıkları gibi, Osmanlılar da Balkanları İslamlaştırmayı ve yurt haline getirmeyi amaçlıyorlardı. Yıldırım Bayezid, Balkanlardaki fetihlerine devam ederken Anadolu’daki Türkmen beyliklerini de topraklarına katarak, hâkimiyet alanını Fırat Nehri’ne kadar genişletmiş ve bölgedeki en önemli
Osmanlıların Belgrad önündeki mağlubiyetlerinin ardından karşı saldırıya geçen Macar kralı Ladislas ve Erdel voyvodası Jan Hunyad, Türkleri Semendire’den atmış, meşhur akıncı komutanlarından Mezid Bey’i de pusuya düşürmüştür. Bizans’ın kışkırtmalarıyla tertiplenen; Macar kralı, Sırp despotu ve Eflak prensinin katıldığı Haçlı ordusu, Tuna’yı aşıp Osmanlı topraklarına girmiş ve 1443’te Osmanlı öncü birliklerini Niş Ovası’nda yenmiştir. Haçlı ordusunu II. Murad da durduramamış, işin kötüsü bu arada Osmanlı ordusundan ayrılan Arnavutluk beyi İskender de isyan etmiştir.
Cihat yolunda ayağımız daima üzengide ve gayretimiz gaza yollarında oldu. Din yolunda dün ü gün var gücümüzü harcadık. Bir süre için hükümetten el çekip bir kenarda sessiz ve yalnız olmak, Yaradan’ın zikri ile bulunmak gönlümden geçer.
Reklam
Uslanma Bilmez Karamanoğlu II. Mehmed’e karşı ilk hareket Karamanoğullarından geldi. Padişah değişikliğini fırsat bilen Karamanlılar Osmanlı topraklarını işgale başlayıp Aydın, Menteşe ve Germiyan hanedanlarına mensup beyleri eski topraklarına göndererek Batı Anadolu’da isyanlar çıkarmaya teşebbüs edince, Karaman ülkesine sefer kararı alındı.
Kuşatma Hazırlıkları ve Bizans’ın Son Çırpınışları Karamanoğlu problemini çözüme kavuşturarak Edirne’ye hareket eden genç padişah, Çanakkale Boğazı’nın Frenk gemileri tarafından tutulması sebebiyle, Kocaeli üzerinden İstanbul Boğazı’na geldi. Boğazı geçerken Çandarlı Halil Paşa’ya “Lala buraya bir hisar gerektir!” diyerek, Yıldırım Bayezid’in
Sultan Mehmed 1452 yazında, Edirne’de kuşatma hazırlıkları ile meşgulken; devlet erkânı, ulema ve komutanlarla yaptığı, Konstantinopolis kuşatmasının konu edildiği toplantıda: “…Konstantiniyye fethedilmedikçe, Bizans’ın fesadı ve bize karşı çıkaracağı tehlikeler devam edecektir. Zira memleketlerimi ortadan bölen bu şehir, Rumlar elinde kaldıkça devletimiz emniyette olamayacaktır. Eğer Rumlar şehrin muhafazasını başka kuvvetli askerlere bırakırsa, bu bizim için daha tehlikeli olur. Pederim ve atalarım zamanındaki kuşatmaları hatırlayarak, bunun imkânsız olduğunu sanmayınız. Zira Sultan Bayezid ve pederimin kuşatmaları esnasında şehirde teslim hazırlıkları yapılırken Avrupa’dan Macar ve Ulahların, Asya’dan Timur’un gelmesiyle kurtulmuştur. İtalyanların yardımına gelince, Rumlar ile aralarındaki mezhep mücadelesi şehirde huzur bırakmamıştır. Biz ise para ve silahlarımızla, muharebe makinelerimiz, gemilerimiz ve askerlerimizle düşmana çok üstünüz. Ya şehri kuşatıp hücumla alacağız veya uzun bir muhasara ile düşmanı teslime mecbur edeceğiz. Hiçbir engel bizi yolumuzdan döndüremeyecek ve hiçbir kuvvet satvetimize dayanamayacaktır.” dedi.
Liderliğini Çandarlı Halil Paşa’nın yaptığı muhaliflere göre; İstanbul alınması güç bir şehir olup zapt edilememesi halinde devletin geleceği tehlikeye düşecekti.Ayrıca bu kuşatmanın, Avrupalıları yeni bir Haçlı seferi için harekete geçirme ihtimali de vardı. Zira Konstantinopolis, Hıristiyan Avrupa için siyasi ve ekonomik açılardan olduğu gibi
147 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.