Bir Genç Kızın Kalbi

Fatıma

Mehmet Nezir Gül

Fatıma Sözleri ve Alıntıları

Fatıma sözleri ve alıntılarını, Fatıma kitap alıntılarını, Fatıma en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Ahir zamanın hem yazını hem kışını görmüşüz Biz neşenin de hüznün de dibini görmüşüz Çok da gururlanma ki gelecek günlerde Biz nice gurur kölesinden sersem halini görmüşüz."
Eskiye, Osmanlı'ya, medeniyet değerlerimize, tarihimize ait ne varsa hepsini bir kalemde atmaya, küçümsemeye, kendimize ayak bağı gibi görmeye başladık. Gerilememizin sebebi olarak dinimizi ve kültürümüzü görmeye başladık. Musikimizi küçümsedik, dilimizi reddettik, ilmî mirasımızı, edebiyatımızı, sanatımızı, zanaatımızı, kılık kıyafetimizi reddettik ve örf ve âdetlerimizden yüz çevirdik. Anlayacağınız kendimizi, bizi bin yıldır var eden değerlerimizi reddettik.
Reklam
"Her gece yatarken; yatağını kabir, uykunu ölüm, geçirdiğin günü ömrünün sonu olarak düşün. O gün yaptığın işlerin muhasebesini yap! İşlediğin kötülükler için kendini kınayıp tevbe et ve hâlini düzelt. Yaptığın işler hayır ise Allah'u Teâlâ'ya hamd et; kusurlarından ve hakkıyla yapamadıklarından ötürü de istiğfar et." Mehmet Emin Er
Anlatıldığına göre Yunus Emre, üç bin şiir söylemiş ve bunları da bir kitapta toplamış. Molla Kasım adında bir alim, bir nehir kenarına oturup divandaki şiirleri okumaya başlamış. Okuduklarından bin kadarını İslamiyet'e aykıro bularak yakmış, bin tanesini de aynı gerekçeyle suya atmış. Geri kalan şiirleri okumaya devam ederken şu beyitle karşılaşmış: Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir." Molla Kasım, bu beyti okur okumaz, Yunus Emre'nin kerametini anlamış. Divanı öpüp başına koymuş. Ancak olan olmuş, iki bin şiir elden çıkmış tabi. İşin ilginç yanı o yakılan bin şiiri gökte kuşlar ve melekler, denize atılan bin tanesini balıklar, kalan bin şiirini de insanlar okumaya devam etmiş. Tabi bu bir menkıbe.
"Milletler tarihî süreç içerisinde elbette bazı değişimler, gelişmeler yaşarlar. Bir milletin elli sene, yüz sene, beş yüz sene önceki sosyal, ekonomik, kültürel yaşamı, hayat algısı, yönelişleri ile bugünkü arasında elbette bazı farklılıklar olur. Ancak bu değişimin müspet, kendi akışı içerisinde ve kökleriyle gelişerek sürmesi gerekir. Oysa bizler dayatılmış bir zihniyetle, kendi inanç ve kültürümüze yabancılaşarak bunu yaşamaya çalıştık. Osmanlı Devleti'nin zayıflamaya başlamasıyla birlikte sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel anlamda batıya döndük, onun kıskacında kıvranmaya başladık.
Aynalara bakar sorardım, neresindeyim yaşamın..
Reklam
38 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.