Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum Anadolu Bacılar Teşkilatı

Mikail Bayram

Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum Anadolu Bacılar Teşkilatı Gönderileri

Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum Anadolu Bacılar Teşkilatı kitaplarını, Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum Anadolu Bacılar Teşkilatı sözleri ve alıntılarını, Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum Anadolu Bacılar Teşkilatı yazarlarını, Fatma Bacı ve Bacıyan-ı Rum Anadolu Bacılar Teşkilatı yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Mevlana'nın oğlu Alau'd-din Çelebi, Kimya adlı bir cariyeden ötürü ve Ahilerin arasında yetiştiği için babasıyla arası açılmıştır. Bu yüzden de Ahilerle Mevlana ve çevresi arasındaki mücadelede Ahilerin yanında yer almıştır. Şems'in öldürülmesinde de önemli rolü bulunan Alau'd-din Çelebi sonunda Ahi Evran ile birlikte Kırşehir'de öldürüldü; Mevlana'nın müridi olan Nuru'd-din Caca tarafından Kırşehir'de isyan bastırır, ahiler kılıçtan geçirir ve Ahi Evran ile Mevlana'nın oğlu şehit düşer.
Moğolların emir ve desteğiyle ülke çapında Ahilerlerle daha geniş ifade ile Türkmenlerle mücadaleye devam ettiler. Kayseri, Konya, Kırşehir sonra Ankara, Çankırı, Sivas...Ahi ve Türkmen isyanları bastırıldı. Ahilere ait işyeri, hanikak,. medreseler Mevlana ve yakınlarına verildi. Ancak Mevlana ya bağlanmayı kabullenen ahilere dokunulmadı. Vakıa Ahilerin Mevlana'ya veya haleflerine intisaba zorlandıkları, bazılarının bunu kabul etmek zorunda kaldıkları, kabul etmeyen Ahilerden birçoklarının öldürüldüğü veya bulunduğu beldeden kovulduklarına dair kaynaklarda geniş malumat vardır.
Reklam
Ahi Evran, bu yeni uygulama sonrası (işyerleri, medrese ve zaviyelerin ellerinden alınıp Mevlana'ya ona yakın olanlara ve Kalenderi dervişlerine verilmesi) " bu zamanın kurt tiynetli yöneticileri, kişilerin mallarına el koymaktadır. Şeriatın hükümleri büyük ölçüde ortadan kalktı. İslam'dan sadece bir ad kaldı" diye yazar.
Ahilerin elinde bulunan işyerleri, medrese ve zaviyeleri ellerinden alınıp Mevlana'ya ve ona yakın olan kişilere ve Kalenderi dervişlere verilmesine karar verildi. Mevlana da devlet adamlarına yazdığı birçok mektuplarında, Ahi ve Türkmenlerden alınan hanikak, medrese gibi müesselerin mürid ve dostlarından birilerine verilmesini öğütlemektedir.
Şeyhler, kızlarını en önde gelen halifelerden birisi ile evlendirmeleri bir tarikat geleneği halinde sürdürülmüştür. Ebu'n-Necip Ziyaü'd-din es-Sühreverdi, kızını en yakın talebesi ve halifesi olan Kutbu'd-din-i Ebheri ile evlendirmiştir.......Evhadü'd-din Hamid el-Kirmani de bu geleneğe uyarak kızı Fatma Hatun'u en yakın talebesi ve önde gelen halifesi olan Ahi Evran Şeyh Nasirü'd-din Mahmud rl-Hoyi ile evlendirmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu geleneğin Ahi Evran tarafından devam ettirilip ettirilmediğini bilmiyoruz.
....Araştırmalar, gerçekten de Mevlana'nın kızı Meliki Hatun'un o kadınlar arasına girdiğini görmüşler. O'nu hemen o cemaatın arasından alıp getirmişler. Bu habarden Mevlana'nın kızının da bir zaman bu Bacılar arasına katıldığını fakat sonraları(Şems-i Tebrizi'nin Konya'ya gelmesinden sonra) onların arasına girmesinin engellendiği anlaşılmaktadır.
Reklam