Bilmiyor değildi fakat hani ya bazı adamlar vardır ki kendi öğrendikleri şeyleri nasıl öğrenmiş olduklarını bilmezler. Hele ki memleketimizde bilenlerin en çoğu bildiklerini nasıl öğrenmiş olduklarını bilmezler.
Pazar günleri Hariciye Kalemi tatil olduğundan Râkım yine arkadaşının evine gittiğinde eğer o gün ailece bir yere gidilecek ise Râkım'ı kütüphane odasına kaparlar, öyle giderlerdi. Râkım için böyle bir gün ne mesut gün idi?
İnsan, diğerlerinin tecrübelerine itimat edemeyerek, itimat etmek için ise denenmiş şeyleri bizzat tecrübe etmek ister ve hâlbuki bu tecrübeden, pişmanlıktan başka bir şey hâsıl olmaz.
İnsanlığın yaratılışının sonucudur ki, insan kendi saadet hâlinden yalnız kendisi haberdar olmasıyla kanaat etmez. Herkesi haberdar etmek ister. Hatta bir adam mutlu değilse bile, halka kendi saadet hâlini inandırmak için hilekârlığa ve yalancılığa dahi girişir.
Bu lezzeti herkes takdir edemez. Halden anlayanlar takdir eder. Ömrünü odun gibi geçirmeyip de, beş on defa tatlı tatlı ağlamış ve hem de ağlayışının lezzetine doyamaya doyamaya ağlamış olanlar, o hâlde Râkım'ın tattığı tadı takdir edebilirler.