Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Felsefe Tarihi 3. Cilt

Georg Wilhelm Friedrich Hegel

Felsefe Tarihi 3. Cilt Gönderileri

Felsefe Tarihi 3. Cilt kitaplarını, Felsefe Tarihi 3. Cilt sözleri ve alıntılarını, Felsefe Tarihi 3. Cilt yazarlarını, Felsefe Tarihi 3. Cilt yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“… Tin’in dünyası veya tarihi ile Doğa iki realitedir; edimsel Doğa olarak varolan şey tanrısal Aklın bir imgesidir; özbilinçli Aklın formları Doğanın da formlarıdır. Felsefenin nihai amacı ve işi düşünceyi veya Kavramı realiteyle uzlaştırmaktır. İkincil duruş noktalarından, sezgisel algı ve duygu kiplerinde doyum bulmak kolaydır. Ama tin kendi
“… Kant’ın teorik akıl ideası şudur ki, Akıl kendini bir nesneyle ilişkilendirdiği zaman bu nesnenin ona verilmiş olması gerekir; ama nesne Akıl tarafından verildiğinde hiçbir hakikati yoktur; ve Akıl bu türden bir bilgi içinde bağımsızlığa ulaşamaz. Buna karşılık, pratik olarak Akıl kendinde bağımsızdır; insan ahlaksal bir Varlık olarak özgürdür, tüm doğa yasasının ve tüm fenomenlerin üzerine yükselmiştir. Teorik Akıl nasıl ki kandi içinde kategorileri, a priori ayrımları taşıyorduysa , pratik Akıl da genel olarak ahlak yasasına, ödev ve hak, yasal ve yasadışı kavramlarının oluşturduğu daha öte belirlenimlere sahiptir; ve teorik yanda kendisi için zorunlu olan tüm verili malzemeye Akıl burada tepeden bakmaktadır. İrade kendi içerisinde kendi kendini belirler; haklı ve ahlaksal olan her şey özgürlüğe dayanır; insan bunda kendi mutlak özbilincine sahiptir.” s. 397-398
Reklam
“ İkinci yeti olan anlak, duyusallıktan oldukça farklı bir şeydir; duyusallık Alıcılıktır, buna karşılık Kant genel olarak düşünceyi Kendiliğindenlik olarak adlandırır -Leibniz’in felsefesine ait olan bir ifade. Anlak etkin düşüncedir, benim kendimdir; “duyusal algının nesnesini düşünme yetisidir.” Ancak o, reel içerik olmaksızın salt düşüncelere sahiptir: “İçerikten yoksun düşünceler hükümsüz ve boş, Kavramlardan yoksun duyusal algılar kördür.” Anlak böylece hem empirik hem a priori içeriğini, uzay ve zamanı duyusal olandan edinir; ve o bu içeriği düşünür, ama düşünceler bu içerikten tamamen farklıdır. Yani o özel bir türde bir yetidir ve ancak ikisi de olduğu zaman, duyusal yeti malzemeyi sağladığı ve anlak da düşüncelerini bununla birleştirdiği zaman bilgi ortaya çıkar. Anlağın bu türden düşünceleri o nedenle sınırlı düşüncelerdir, sadece sonlu olanın düşünceleridir.” s. 381
“… Algı, diyor Kant, bize duyular yoluyla verilmiş olan bir nesnenin bilgisidir; duyusallık ise dışsal olarak tasarımlardan etkilenme yeteneğidir.” s. 378
“… Bu bakımdan önem taşıyan Fransız felsefe yazılarında takdir etmeye layık olan şey, varoluşa, imana, binlerce yıldır hâkim olmuş otoritenin tüm gücüne karşı yönelmiş olan Kavramın hayret verici enerjisi ve kuvvetidir. Bir yandan, hâlihazırda egemen olan bütün duruma karşı, özbilince yabancı olan, ondan seve seve vazgeçecek olan ve özbilincin onda kendini bulamadığı bir duruma karşı, tam ve kesin isyan duygusuna dikkat çekmeden yapamayız; aklın hakikatinin bir kesinliği söz konusudur ki, ayrı durduğu şekliyle tüm zihinsel dünyaya meydan okur ve onu yıktığından emindir. Fransız ateizmi, materyalizmi veya natüralizmi tüm önyargıların üstesinden gelmiş ve hukuk, ahlak ve sivil kurumlar konusundaki alışkanlıklar, töreler, görüşler, belirlenimlerle ilişkili olan dindeki pozitif öğenin anlamsız hipotez ve varsayımları karşısında zafer kazanmıştır. Boş nutuklarla değil sağlıklı insan anlağı ve tinin ciddiyetiyle, hukuken saptanmış dünyanın durumuna, devletin anayasasına, adalet yönetimine, hükümet biçimine, siyasi otoriteye ve ayrıca sanata isyan etmiştir.” s. 338-339
Berkeley
“… Berkeley’in ilk ve temel düşüncesi şudur: “Bizim bir şey dediğimiz ne varsa, Varlığı yalnızca algılanışına dayanır,” yani bilgimizin nesneleri bizim belirlenimlerimizdir. “İnsan bilgisinin tüm nesneleri, ya dış duyuların izlenimlerinden ya zihnin iç durum ve etkinliklerinin tasarımlarından doğan veyahut son olarak da bellek ve imgelemin ayırıp yaniden düzenleyerek oluşturduğu idealardır” (Locke gibi Berkeley de böyle adlandırıyor). “Farklı duyusal duyguların bir birliği bize tikel bir şey gibi görünür, örneğin renk, tat, koku, figür, vb. duygusu; nitekim renklerden, kokulardan, seslerden, bir duyumuna sahip olduğumuz bir şeyi anlarız.” Bilginin malzemesi ve nesnesi budur; bilen, kendini imgelem, anımsama ve irade gibi değişik etkinlikler içindeki duygularla ilişkili olarak açığa çıkaran algılayan “Ben”dir. s. 323
Reklam
“Newton, Locke’un felsefesinin popüler olmasına veya İngiliz Felsefe irdeleme yöntemine esas katkıyı yapan kişiydi ve daha özel olarak da bunu tüm doğa bilimlerine uygulamıştı. “Fizik, kendini Metafizikten koru” onun şiarıydı ki, Bilim, kendini düşünceden koru anlamına gelir; tüm doğa bilimleri tasarımlarını araştırmaya girmedikleri ya da düşünceler hakkında düşünmedikleri ölçüde, bugüne dek dahi Newton’un izinden giderek bu ilkeyi gözetmişlerdir. Bununla birlikte, fizik düşünce olmaksızın hiçbir sonuç veremez; kategorilerine ve yasalarına bir tek düşünce yoluyla sahiptir ve düşünce olmaksızın herhangi bir ilerleme sergileyemez.” s. 290
“Zihin hiç şüphe yok ki kendi içinde belirlidir, çünkü o kendi için varolan Kavramdır; gelişimi bilince geliş demektir. Ama kendi kendisinden meydana getirdiği belirlenimlere doğuştan denemez, çünkü realitesinin bilincine ilk kez varabilmesi için bu gelişmeye bir dışsalın -ki zihnin etkinliği ancak buna tepki gösterir- vesile olması gerekir. s. 273
50 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.