Felsefeye Giriş

Süleyman Hayri Bolay

Felsefeye Giriş Gönderileri

Felsefeye Giriş kitaplarını, Felsefeye Giriş sözleri ve alıntılarını, Felsefeye Giriş yazarlarını, Felsefeye Giriş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Güzellik problemi, doğada ve sanatta güzelin ne olduğu problemi ile iç içedir. Burada temel sorun "doğadaki güzellik ile sanattaki güzellik arasında ne gibi bir ilgi olduğu" konusudur. Gerçi güzellik, sanattan önce doğada vardır. Fakat şurası da bir gerçektir ki, sanatta güzelliğin ne olduğunu anlayan kimse, doğadaki güzellikleri daha başka türlü değerlendirir. Çünkü sanatçı onun bilincine varır. Bu bilince varmadan önce nice çirkin görünen nesneler, birdenbire ayrı bir anlam ve değer kazanmaya başlar; yani nesnelerin yüzü, onları seyredenlerin kültürüyle değişir, yeni bir anlam kazanır; gerçeklik, sanatçının tasarımında yeni bir şekil ve güzellik kazanır.
Sayfa 252Kitabı okudu
Bazı filozoflar devlet adamlarının, kralların ve ünlü zenginlerin kapısını aşındırır, onlardan resmen para isterlerdi. Söz gelimi filozof Aristippus (435-366) ile kral Denys (Döniz) arasında şöyle bir konuşma geçmiştir: -Niçin filozoflar, zenginleri ziyaret eder de, zenginler filozofları ziyaret etmez? Aristippus da buna karşılık: -Çünkü filozoflar neye sahip olmadıklarını bilirler ama zenginler neye sahip olmadıklarını bilemezler, cevabını vermiştir.
Sayfa 244Kitabı okudu
Reklam
Aristippus, bir süre için Sokrates'ten ayrılmış ve krala yanaşmıştı. Bu hareketini kınayanlara karşı dedi ki: -Sokrates'e gidiyordum, bilgi sahibi olmak için, şimdi de krala geldim gülmek için.
Sayfa 244Kitabı okudu
İnsanların hem özgürlüğe hem de eşitliğe gereksinimi vardır. Yalnız, buradaki eşitliğe matematiksel bir eşitlik gibi bakılmamalıdır. Bu eşitlik haklardaki eşitliktir. Bunu da sağlayacak olan adalettir. Çünkü adalet, herkesi fakirlikte ya da zenginlikte eşitlemek değildir. Aksine, her şeyu yerli yerine koymak, herkese hak ettiği kadar vermektir.
Sayfa 230Kitabı okudu
Sokrates (469-399), idama mahkûm edilince karısı dedi ki; -Ah Sokrates, haksız yere öldürülüyorsun. O da gülerek sordu: -Ne o? Yoksa sen benim haklı olarak mı öldürülmemi isterdin?
Hasılı ahlâk sahasını ne Durkheim sosyolojisinin gösterdiği ve "içtimâi baskı" dediği hipotez vasıtasıyla açıklamaya imkân vardır; ne de unumiyetle psikolojinin (bilhassa davranış psikolojisi, refloxologie ve Psychanalyse'in) gösterdiği tarzda şartlı refleksi de "baskı vurma" mekanizmalarından birine indirmeye imkân vardır. Birinci teşebbüs bizzat psikologların da hücumuna uğramak üzere boşlukta bir hipoteze dayanmakta idi: Kollektif şuur mu? Ferdî şuurların dışında, nerede? İçtimaî baskı mı, nerede? denilmekte idi. Fakat bizzat bu psikoloğa aynı şey sorulabilir: insandaki objektiflik ve üniversellik eğer onun maneviliginden, kendini aşan bir varlık sahasıyla münasebetinden ileri gelmiyorsa neden ileri geliyor? Bu objektiflik ve üniversellik ferdî şuurun neresinde ve nasıl gerçekleşiyor?...
Sayfa 208Kitabı okudu
Reklam
İslâm, iyiyi ve kötüyü seçmeyi insana bırakmıştır. Bir de şu nokta önemlidir. İyi yolu seçen, kötü yola hiç geçmeyecek demek değildir. Bunun gibi kötü yolu seçen de her zaman iyiye kayabilir. Bu, insanın kendi bilincine bağlıdır. İnsan, eylemlerinin sonucuna katlanır. Çünkü dinlerde ceza hemen bu dünyada verilmez.
Sayfa 199Kitabı okudu
Bir Fıkra
Diogenes (413-327) bir gün ahali arasında ciddi meselelerden bahsetmek istedi. Fakat kimse dinlemeyince, kuş gibi ötmeğe başladı. O zaman toplanan ahaliye dedi ki: Demek siz ciddî şeylerden değil, ancak böyle saçma şeylerden hoşlanıyorsunuz.
Sayfa 180Kitabı okudu
Bugüne kadar, tarihte, güvenilir cemaatler, müesseseler ve umumî mânâda insanın insana bağlılığı vardı. Bugün bölünme, her zamankinden daha çok: Daima daha çok kimseler birbirlerini anlamıyor, birbirleriyle karşılaşıyor ve birbirlerinden ayrılıp gidiyorlar, hiçbir cemaat ve sadakat artık şüpheden uzak, itimada şayan değildir.
Sayfa 160Kitabı okudu
43 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.