Felsefi Ve Politik Düşünceler

Mirza Fetali Ahundov

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Böyle saçma bişey kimin aklıma geldi acaba :D
Cehennem de bir dağ boğazı bulunmaktadır. Bu boğazda 70.000 ev, her evin içinde 70.000 oda, her odanın içinde 70.000 karayılan, her karayılanın midesinde de içi zehirle dolu 70.000 adet testi var­dır. Cehennem ateşi, bu dünyadaki ateşten 70 kat daha yakıcıdır. Bunun dışında cehennem de 40 köşe vardır, her köşede 40 yılan, her yılanın midesinde 330 akrep ve her akrebin iğnesinde de 330 testiyi dolduracak kadar zehir bulunm aktadır.
Tanrı gerçekten iyi mi?
Ben, âdil olan Allah’ın yüz yıllık ömrüm süresince işlediğim cinayet ve günahların karşılığı olarak beni yüz yıl, hattâ iki yüz, üç yüz, dört yüz, beş yüz ve nihâyet bin yıl bo­yunca cehennem ateşinde yakmasına razıyım. Ancak, suç işledi­ğim süreden çok daha uzun süre bana cehennem de azap çektirme­ye, adalet açısından Allah’ın hakkı var mı? Allah beni düşüreceği cehenneme girişle orantılı hangi iyilikte bulundu ki bana? Vücu­dum yassılaşacak, kemiklerim kırılacak ve sürme gibi dağılacak, ama o hâlâ ellerini yakamdan çekmeyecek, beni daha önceki or­ganlarımla yeniden diriltecek ve sonu gelmeyecek işkencelerine yeniden başlayacak! Bu dünyada zevkle geçen yüz yıllık yaşamı, bir günü yeryüzündeki bin yıla eşit olan cehennem deki bir günlük işkenceye eşit tutmak olabilir mi? İnsana verdiği ceza, onun “dişe diş, göze göz” yasasına karşı işlenen suçtan milyon defa daha ağır­ken, böyle bir Tanrıya âdil denebilir mi? Allah’ın bu davranışı onun merhametin, iyiliğin, cömertliğin, bağışlamanın kaynağı olan nite­liğiyle uyuşuyor mu? Böylesine acımasız, böylesine kin güdücü bir Tanrı, sahip olduğu cehennemiyle herhangi bir cellattan, her­hangi bir baş kesen canavardan daha kötüdür...
Reklam
Bir gurup çıkarcının tezi.
M.F. Ahundov, insanın insanı ezmesinde en büyük aracın Tanrı olduğunu kavrama noktasına geldi. İnsanları kölelik içinde tutmak için Tanrının uydurulduğunu kavrayan Ahundov, şöyle yazar: “ ...Böylesine acımasız, böylesine kin güdücü bir Tanrı, sahip olduğu cehennemiyle herhangi bir cellâttan, herhangi bir baş kesen canavar­ dan daha kötüdür... Eğer o, bana karşı böyle teröristçe davranacaksa, niçin beni yarattı? Ben ondan ne zaman bir yaşam istedim ki? Eğer sonum bu şekilde olmak zorundaysa, onun bağışlayacağı yüz yıllık ömrü şeytan alsın! Böyle bir yaşam sürekli bir bolluk ve zevk içinde geçse de, bu durumda benim için yılan zehrinden daha yakıcıdır. Eğer cehennem gerçekten varsa, öyleyse bu Tanrı bir kinci, iğrenç bir var­lıktır ve korkunç bir zorbadır. Cehennemin varlığına ilişkin inanç su katılmamış bir yalanken, siz, şarlatan ve ikiyüzlü vaizler, niçin yok­sul halkın yüreğine onunla korku salıyor, niçin halkı Tanrının (!) ni­metlerinden yoksun bırakıyor ve niçin onun diğer uluslarla ilişki kur­masına, o ulusların bilim ve sanat alanlarındaki yaratılarından yarar­lanmasına izin vermiyorsunuz?” (“İkinci Mektup").
Eğer melek, cinler, şeytanlar, devler vb. hayal ürünü yaratıklar gerçekten var ve dünyamızın varlıklarından iseler, bu yaratıkların görülür ya da hissedilir olmaları gerekir. Ancak görülmeyen ve hissedilmeyen, üstelik de zaman ve mekân dışında bulunan bütün bu hayal ürünü yaratıklar, demek ki gerçek değildirler, bunlar ya­lanların, saçmalıkların eseridirler.
Muhammed, Zeynep ve Zeyd olayı.
“Allah’ın elçisi ve peygambe­ri, bir işi görüşmek için bir gün oğulluğu Zeyd’in (K elba kabile­sinden Zeyd İbn Harise İbn Şerahil) evine gittiğinde, Zeyd’in yı­kanmakta olan çırılçıplak haldeki karısıyla karşılaştı ve ona şöyle dedi: ‘Sen, seni yaratan Allah’ın bir hikmetisin!’ Zeyd eve döndü­ğünde karısı ona peygamberin gelişinden söz etti ve peygam berin kendisine söylediği sözleri kocasına iletti. Bunun üzerine Zeyd ça­bucak peygambere gitti ve karısını ona önerdi, ama peygamber bu­nu reddetti ve ona dedi ki: ‘Karını bırakma ve Allah’tan çekin.’ Al­lah, bu olay üzerine Cebrail aracılığıyla yukarıdaki âyeti gönderdi.” Peygamberin kendisi­ nin, kimi anlayışlara göre, kendi konumu açısından uygunsuz say­masına, kendini mazur gösterm esine, bugüne dek bu davranışından ötürü kendini kınamalardan kurtaramamasına ve bizzat kendisinin Zeyd’e: ‘Karını bırakma ve Allah’tan kork!” demesine karşın, Al­lah’ın bütün büyüklüğü ve Tanrısal önemini bir yana bırakıp Ceb­rail’i peygambere göndererek, sadece cinsel ihtirasını gidermek için mutlaka Zeyd’in karısını kendine alm asını isteyecek kadar al­çalacağı bana çok yakışıksız geliyor. Acaba peygamberin 22 eşi ve cariyeleri ona yetm iyormuydu? Mutlaka Zeyd’in karısından mı hoşlanması gerekiyordu? Allah ’ın başka işleri yoktu da, bu gibi zırvalarla mı uğraşmak zorundaydı?
Reklam
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.