Bakara Sûresi / 45.Ayet
45. (Ey müslümanlar!) Sabır ve namazla (Allah’tan) yardım isteyin. Şüphesiz bu (şekilde yardım istemek Allah’a) gönülden saygı duyanlardan başkasına zor ve ağır gelir.5
Kehf Sûresi / 109.Ayet
109. De ki: “Rabbimin sözleri(ni/ilmini yazmak) için deniz(ler) mürekkep olsa, yardım olarak bir o kadarını daha getirsek Rabbimin sözleri tükenmeden önce o deniz(ler) tükenirdi.”
Mâide Sûresi / 87.Ayet
87. Ey iman edenler! Allah’ın size helal kıldığı temiz (yiyecek ve giyecek) şeyleri (kendinize yasak ederek ve helal kazancınızı meşru olmayacak şekilde harcayarak) haramlaştırmayın ve sınırı da aşmayın. Çünkü Allah, sınırı aşanları sevmez.
Yâsîn Sûresi / 30.Ayet
30. Vay (göreceği azaptan dolayı) şu hüsrana uğrayacak kullara! Kendilerine bir peygamber gelmeyegörsün, onunla mutlaka alay ederlerdi.
Enfâl Sûresi / 22.Ayet
22. Çünkü Allah katında yerde gezinen canlıların en kötüsü, aklını kullanıp (gerçeği) düşünmeyen sağırlar ve dilsizlerdir.
Bu âyette verilen misal, Allah’ın âyetlerini duymak ve düşünmek istemeyenler içindir. Düşünmek, insana mahsus temel bir özelliktir. İnsanlık düşünmez hâle gelince biter; varlığının değeri yok sayılır. Duyup düşünen insan, gerçeği bulmaya, kendini ve gayesini bilmeye, söylemeye, gereğini de yapmaya çalışır. Peygamberimiz (sas.) de, “Kendini bilen Rabbini bilir.” buyurmuşlardır. Rabbini ve O’na kulluğunu bilemeyen ise henüz kalıp insanlığındadır. Kendi mahiyetini tanıyıp bilemeyen ve yüce Yaradıcı’sı ile münasebet kuramayan bahtı karalar, sırtlarında bir hazine taşıdıkları halde değerini bilemeyen, anlayamayan yük taşıyanlar gibi dünyadan göçüp giderler.
Âl-i Imrân Sûresi / 193.Ayet
193. “Ey Rabbimiz! Gerçekten biz; ‘Rabbinize inanın’ diye çağıran bir davetçiyi işittik, hemen iman ettik. Ey Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve canımızı iyilerle beraber al.”
Âyet-i kerîmedeki, “Rabbinize iman edin.” çağrısına kulak verip gönül açanlar tam bir teslimiyetle “iman ettik” demişlerdir. Bu çok mühim bir olaydır. Küfür, şirk ve tâğûtların hâkim olduğu bir çağ ve toplumda onları terk edip Allah’a kesin teslimiyetle iman etmek ve Resûlü ile beraber olmaya karar vermek, karanlıktan aydınlık çağa geçmek demektir. Çünkü cahiliye müşrikleri hem “Allah’a inanıyorum.” diyorlar hem de put heykellerin önüne gidip sığınma, yaranma ve bağlılık tâzimleri gösteriyorlar, mahsullerinden/gelirlerinden yarısını onlar, yarısını da Allah için pay ediyorlar, işlerini de tâğûtla hallediyorlardı. Bu ve benzeri âyet-i kerîmeler aynı zamanda, Allah’a imanla teslim olanların yapacağı dua ve niyaz şekillerini öğretmektedir.
Yunus Sûresi / 44.Ayet
44. Şüphesiz ki Allah, insanlara (gücünün üstünde bir şey yükleyerek onlara) hiçbir şekilde zulmetmez. Fakat insanlar (Allah’tan uzaklaşıp nefislerine uyarak kendi) kendilerine zulmederler.
Kuluna hiç zulmetmez Hüdâ’sı
Kulun çektiği kendi cezâsı.
En'âm Sûresi / 32.Ayet
32. Dünya hayatı bir oyun ve oyalanmadan başka bir şey değildir. Âhiret yurdu ise takvâlı olanlar (Allah’ın emrine uygun yaşayanlar/aykırı davranmaktan sakınanlar) için elbet daha iyidir. Hâlâ düşünmeyecek misiniz?
Bakara Sûresi / 22.Ayet
22. O (Rab) ki yeryüzünü sizin (yaşamanız ve istirahatiniz) için bir döşek, göğü de (kubbe gibi) bir tavan (bina) yaptı. Gökten su indirip onunla size rızık olmak üzere (yerden) çeşitli ürünler çıkardı. Siz de artık bunu bildiğiniz halde, Allah’a hiçbir şeyi denk tutmayın.
Çünkü yaratıkları Allah ile denk hâle getirmek; yani onların dîne aykırı emir ve tavsiyelerini kutsallaştırıp Allah’ın emirlerine denk, hatta ondan üstün tutmak da Allah’a bir çeşit eş koşmaktır.3
Allah’ın emirlerini bırakıp heva ve hevesini esas almak, bunlara göre hareket edip ilâhlaştırmak da böyledir.4