Fıkhu's Siyre - Peygamberimiz (S.A.V)'in Uygulamasıyla İslam

Muhammed Said Ramazan el-Buti

Fıkhu's Siyre - Peygamberimiz (S.A.V)'in Uygulamasıyla İslam Gönderileri

Fıkhu's Siyre - Peygamberimiz (S.A.V)'in Uygulamasıyla İslam kitaplarını, Fıkhu's Siyre - Peygamberimiz (S.A.V)'in Uygulamasıyla İslam sözleri ve alıntılarını, Fıkhu's Siyre - Peygamberimiz (S.A.V)'in Uygulamasıyla İslam yazarlarını, Fıkhu's Siyre - Peygamberimiz (S.A.V)'in Uygulamasıyla İslam yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Muslumanların topyekun kalkınıp üstün bir millet olabilmesi için; kadınların her sorumlulukta -ve tam bir eşitlikle- erkeklere katılışını gösteriyor. Bunun için de, halife veya Muslumanların hâkiminin; meşru ve mümkün olan her hususta, İslam toplumu için uygulanacak kararlarda, onların da re’yini ve güvencesini toplaması gerekiyor. Tıpkı erkeklerden söz aldığı gibi. Ve aralarında hiçbir ayırım gözetmeden.. Bu açıdan bakarsak, görürüz ki; Musluman kadın da dininin esas ve gereklerini öğrenmekle yükümlüdür. Tıpkı erkeğin öğrendiği gibi.. Ve tabii; ilim, fikir, strateji cinsinden her türlü bilgiyle de meşru ve mümkün olduğu derecede donanması, dini yıkmak için pusuda bekleyen düşmana karşı her tedbiri alması zaruridir. Öyle ki, nefsine biçtiği ahid ve boynuna geçirdiği bey’at yükünü ehliyetle taşıyabilsin...
...Ve kureyş, Rasulullah aleyhisselam ile İslam için sözleşti. Anlaştılar ki: Ne arab’ın acem’e ne acem’in arab’a üstünlüğü yok; ancak takva ve dindeki ciddiyetle üstünlük edinilir. Yine tek üstünlüğün ve büyüklüğün İslam kılığıyla, övünme de sadece İslam’ın ilkelerine tam bağlılıkla olabilir. Bunun için, Allah dünyanın güdümünü onlara teslim edip, dünya güdücülerini onlara boyun eğdirdi! Şaşıyorum; kokuşmuş bu lâşe (cahiliye), ölüp gömüldükten sonra tekrar ondört asır sonunda nasıl hortlayıp çıkabiliyor!
Reklam
Bazı kimseler günümüzde tasvirin ve heykeltraşlığın dince yasak sayılmasına şaşabilirler. Ve çağımızda başka medeni (!) milletlerce de, bu iki şeyin üstün ve güçlü sanatlardan sayıldığını söyleyebilirler. Ama bu kimselerin şaşmasının sırrı, İslam’ın bugünkü batı medeniyetiyle (!) özdeş olduğunu sanmalarındandır. Öyle olunca, bu basit görüntülerde ona ters düşmesini bir tenakuz olarak alıyor ve yorumlayamıyorlar. Halbuki İslam bu görüntüleri bir sanat olarak almaz ve yasaklar. Çünkü İslam yepyeni bir medeniyet dünyasına geçmek için büyük inkılâb yapmış, nev’i şahsına münhasır bir görüş ortaya koymuştur. Bugün medeniyet diye körükörüne bizi taklide zorladıkları anlayışla ittifak etmesi düşünülemez. Artık bize akli muhakeme ile bunun takdimi mümkün olmayınca, sanat adı altında yutturmaya özenseler de, İslam’ın sanat anlayışı da bambaşkadır. Ve bu yabancı düşüncelerin empozeye çalıştığı sanat mefhumunun hiçbir değeri yoktur.
Esasen O, bir zamanlar siz Mekkeliler teklif ettiğiniz halde, mülkü de, malı da, makamı da ayak altına almış, sizin işkence ve hakaretlerinizi de hiçe saymıştı. Siz değil miydiniz, hem Ona sunduğunuz bunca dünyalığı reddedip, Risalet görevine tercih etmediği ve sizi imana çağırdığı için, Onu ülkesinden çıkarmaya mebur eden? İşte Nübüvvet böyledir! Bilinsin ki, Rasulullah aleyhisselam’ın daveti, bazılarının gevelemeye çalıştığı gibi; ne saltanat, ne akar, ne ırk kaygısıyladır. Bu, Rasulullah’ın baştan başa hayatını kaplayan bir sayhadır. İlahi ikazdır. Onun ömrünün her ânı, damla damla konuşur bir armonidir.
Ummuhâni binti Ebi Talib radıyallahu anha (Mekke) fetih günü bir müşriğe eman vermişti. Ali radıyallahu anh ise onu öldürmek istiyordu. Ummuhâni demiştir ki; ben Rasulullah’a gittiğimde O, Fatıma’nın örttüğü bir perde içinde guslediyordu. Ben varıp selam verdim. Kim o, dedi. Ben de Ummuhâni binti Ebi Talib dedim. Merhaba Ummuhâni diye buyurdu. Guslünü tamamlayınca da, o tek parça elbiseye bürülü olarak sekiz rekat namaz kıldı. Ve döndü. Ben, ya Rasulallah, kardeşim Ali, benim eman verdiğim adamı öldürmek istiyor. Yani şu İbn Hubeyre’yi, dedim. O da: “Ummuhani, senin eman verdiğine biz de eman vermişizdir.” buyurdu.
Mekke fethinden..
Rasulullah aleyhisselam Kabe kapısının iki sövesini tutup, ne yapacak diye çevresine merakla toplanıp bekleyen halka şöyle hitab etti: Allah’tan başka ilah yoktur. O birdir, ortağı yoktur. Va’dini yerine getirip, kulunu zafere erdirdi. Tek başına bütün kabileleri yendirdi. Dikkat edin, cahiliyyeden kalma övülen, her kan davası ve mal davası şu iki ayağım altındadır. Sadece Beyt’in perdedârlığı ve hacılara su verme hariç. Ey kureyşliler! Allah sizden cahiliyye gururunu ve atalara ta’zim alışkanlığını giderdi. Bütün insanlar Adem’dendir. Adem ise topraktandır..
Taberi, İbn Ebi Şeybe, İbn İshak rivayeti.
Reklam
521 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.