(..) okulun doğrudan belli tür özel bilgiyi ve kişinin hayatta daha sonra kullanacağı belli becerileri vermesi gerektiği fikrine karşıyım. Böylesi özelleşmiş bilginin hayatta yeterli olması için hayatın kendisi fazla karmaşık. Bundan başka, ek olarak bireye ölü bir araç muamelesi yapmak bana kabul edilemez geliyor. Okulun amacı her zaman genç insanları uyumlu kişilikler olarak mezun etmek olmalı, uzmanlar olarak değil. Bu dediğim benim için bir dereceye kadar öğrencilerin belirli meslekler edinecekleri teknik okullar için bile doğrudur. Özel bir tür bilgiyi edinme yerine, bağımsız düşünme ve karar verme genel becerisini kazandırma her zaman önde gelmelidir. Eğer kişi alanının temel konularında uzmanlaşıp bağımsız düşünmeyi ve çalışmayı öğrendiyse şüphesiz ki kendi yolunu bulacaktır. Ayrıca eğitim hayatı boyunca detaya boğulan birisine göre kendisini ilerlemeye ve değişime daha iyi adapte edecektir.
(..) günümüz uygar insanlığının gerçek yaşam koşulları düşünüldüğünde, insanın gördüğü şey karşısında derin ve acı dolu bir hayal kırıklığına uğraması kaçınılmazdır. Din kişiler ve gruplar arasında kardeşçe sevgiyi öngörse de bugünkü manzara bir orkestradan çok, savaş alanına benziyor. Ekonomik ve politik hayatın her yerinde, temel ilke arkadaşlarının pahasına da olsa amansızca başarı peşinde koşmaktır. Bu rekabetçi ruh okullarda bile yaygın olup tüm kardeşlik ve dayanışma duygularını öldürüyor. Çünkü başarıyı, üretken ve düşünceli bir çalışma yürütme isteğinin sonucu olarak değil, kişisel hırs ve reddedilme korkusu sonucu elde edilecek bir şey gibi görüyor.
Bilgi iki şekilde bulunur. Kitaplarda cansız bir şekilde istiflenmiş olarak, bir de insanların bilincinde canlı olarak. Bu ikinci tür daha önemlidir. Diğeriyse gerekli olsa da daha az önemi hak eder.