Karıncalarla filler hikayesi, elbette halkın yarattığı
bir hikayedir. Küçük bir hikaye. Ben bu hikayeyi aldım
işledim. Belki bu hikaye çağlar önce Anadoluda
uydurulmuştu . Bir küçücük hikaye olarak günümüze
kadar geldi ve benim elime geçti ... Doğanın en büyük
hayvanı olan fili sömürücü olarak aldım. Benden
önce halk, bu zavallı garip hayvanı, ona düşmanlığından
değil, sırf iri gövdesinden ötürü sömürücüye simge
olarak almış. Sömürülenlerin çokluğunu, çalışkanlığını,
yaratıcılığını göstermek için de halk karıncayı almış.
Neye üzülüyorum biliyor musunuz, bu kitabı
okuyanlar, özellikle de çocuklar, filleri belki hiç sevmeyecekler.
Bu bana çok dokunuyor. Ne yapabilirdim
ki? Oysa filler bugünkü sömürücüler kadar ne korkunçtur,
ne zalimdir, ne özgürlük düşmanıdır, ne de
işkencecidirler. Eğer insan soyunun bu en zaliminin
simgesini, benzerini, hayvanlar arasında arayacak olsaydım,
belki timsahları bulurdum, boa yılanlarını bulurdum.
Yok yok, sanmıyorum ki yeryüzünde bu zalimleri
simgeleyecek korkunçlukta bir hayvan türü bulabilelim...
(Arka Kapak)