Film Yönetmek Üzerine

David Mamet

En Eski Film Yönetmek Üzerine Gönderileri

En Eski Film Yönetmek Üzerine kitaplarını, en eski Film Yönetmek Üzerine sözleri ve alıntılarını, en eski Film Yönetmek Üzerine yazarlarını, en eski Film Yönetmek Üzerine yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İzleyicinin ilgisini nasıl sürekli kılabiliriz? Tabii ki, fazla bilgi vererek değil, tam tersine bilgi vermeyerek; eksikliği, öykünün ilerleyişi bakımından engel oluşturmayacak tüm bilgiyi saklayarak.Hitchcock, Amerikan filmlerine çamur atıp, onların "konuşan insan görüntüleri" olduğunu söylemişti gerçekten de çoğu öyledir.
Film dünyası, yozlaşma çemberi içinde sıkışmış durumda; çünkü pusulası olmayan insanlar, bu dünyayı yönetmekte. Bu baskıya karşı yapabileceğiniz tek şey ise doğruyu söylemektir. Doğruyu söyleyip muhalif kuvvet oluşturan birileri her zaman bulunur.
Reklam
Öykü nedir? Öykü, hedefine ulaşmaya çalışırken kahramanın başına gelen önemli olaylar dizisidir. Buradaki önemli nokta, Aristoteles'in de söylediği gibi, yazara ne olduğu değil, kahramana ne olduğudur. Böyle bir öyküyü yazarken, görme yetisine sahip olmak şart değildir; düşünme yetisine sahip olmak gerekir..
Dumbo mükemmel bir film örneğidir. Dumbo'nun sorunu, büyük kulaklarıdır. Kulakları doğuştan kocamandır. Kulakları büyüdükçe, çevresindekiler onunla daha çok alay eder. Bu sorununa bir çare bulmak için çabalamayı öğrenmek zorundadır. Bu klasik mitte Dumbo yol boyunca, ona yardımcı olacak küçük dostlar edinir. Uçmayı öğrenir. O ana kadar hiç fark etmediği bu yeteneğini geliştirir ve kendisini tanımaya başlar. Arkadaşlarından hiç de aşağı kalır bir yanı olmadığını, onlardan belki daha üstün değil, ama farklı olduğunu anlar. Kendisi gibi olmalıdır. Bu gerçeği fark ettiği anda yolculuğu biter. Büyük kulak sorununu onları küçülterek değil, kendini keşfederek çözer ve öykü burada biter.
Entropi, mantığın en basite, en düzenli duruma doğru mantıksal ilerleyişidir. Drama da böyledir. Entropi, yani drama, karmaşık durum dinginliğe kavuşuncaya dek sürer. Her şey karmakarışık olmuştur ve dinginlik durumuna dönmelidir.
Jesus Factor, "kağıt üzerinde gayet doğru gibi görünüp, bir nedenle uygulamada istenen sonucu vermeyen" anlamına gelen teknik bir terimdir. O zaman şu sözü hatırlamak gerekir: "Bir şiir asla bitmez, ancak terk edilir."
Reklam
Nereye gittiğimizi ve kimlerle gittiğimizi biliyoruz. Kimi sevdiğimizi biliyoruz; ama kiminle evleneceğimizi Tanrı bilir. Haydi bakalım, rasgele!
Sayfa 45 - Hil YayınKitabı okudu
100 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
4 yıllık sinema eğitimimde aldığım ders notlarına ek olarak üstüne düşünmelik film yapım sürecini kısaca, berrak bir anlatımla okurlara sunmuş David Mamet. En çok 46. sayfadaki paragraf üzerine düşündüm: “Çekimler bittikten sonra, film üstünde biraz daha çalışma ihtiyacı duyabiliriz. Ben bu ihtiyacı ilk filmimde biraz, ikincisinde ise oldukça fazla duydum. Bu olaya bilim adamları Jesus Factor diyorlar. Jesus Factor, - kağıt üzerinde gayet doğru gibi görünüp, bir nedenle uygulamada istenen sonucu vermeyen- anlamına gelen teknik bir terimdir. Bu bazen olur. Tek yapabileceğiniz bu olaydan bir şeyler öğrenmektir. Çünkü sorunun yanıtı her zaman orada bir yerdedir. O anda sahip olduğunuz zekadan fazlasını gerektirebilir ancak yanıt her zaman oralardadır. Bazen yanıt, henüz bunu anlayacak kadar zeki değilim biçiminde olabilir. O zaman şu sözü hatırlamak gerekir: - bir şiir asla bitmez, ancak terk edilir.”
Film Yönetmek Üzerine
Film Yönetmek ÜzerineDavid Mamet · Hil Yayınları · 200734 okunma
Jung, analize tabi tutulmuş bir kişinin öykülerine, imgelerine kayıtsız kalınamayacağını yazmıştır. Bunlara nüfuz etmek gerekir.
Sayfa 81 - Hil YayınKitabı okudu
Öykü yazmak
Eğer yönetmen belli bir sahnenin neyi amaçladığını anlar ve orada amaçlananı sahnelerse, Tovstonogov'a göre hem yazara, hem de seyirciye olan sorumluluğunu yerine getirmiş olur. Eğer yönetmen güzele, görüntüye, hatta betimleyici sahneye hiç düşünmeden başvuruyorsa, bu sahneyi oyunun mantıksal gelişimiyle bütünleştirirken pek çok güçlük çekebilir. Dahası, büyük bir baskı altında güzel görüntüyü çalışmasına katmaya uğraşırken, aslında bütün olarak oyunun ya da filmin aleyhine, kendisini o güzel görüntünün belirsiz katkısına bağlamış olur. Bu görüş, Hemingway tarafından da "Öyküyü yaz, tüm güzel satırları çıkar ve öykünün hâlâ işe yarayıp yaramadığına karar ver," biçiminde dile getirilmişti. Yönetmen ve oyun yazarı olarak benim deneyimim şudur: Film ya da oyun, yazarın atabileceği fazlalıklarla orantılı olarak ilerleme kaydeder. İyi bir yazar, budamayı öğrenerek; süs, betim, anlatı ve özellikle derin anlam ve duygu öğelerini atarak daha iyiye ulaşır. Peki, geriye kalan nedir? Öyküdür. Öykü nedir? Öykü, hedefine ulaşmaya çalışırken kahramanın başına gelen önemli olaylar dizisidir. Buradaki önemli nokta, Aristoteles'in de söylediği gibi, yazara ne olduğu değil, kahramana ne olduğudur. Böyle bir öyküyü yazarken, görme yetisine sahip olmak şart değildir; düşünme yetisine sahip olmak gerekir.
35 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.