Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Filolojinin Oluşumu

Süheyla Bayrav

Filolojinin Oluşumu Sözleri ve Alıntıları

Filolojinin Oluşumu sözleri ve alıntılarını, Filolojinin Oluşumu kitap alıntılarını, Filolojinin Oluşumu en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir dildeki birimlerin her birinin başka bir dilde tek kelime ya da deyimle karşılanamayacağı düşünülürse, söz­lük hiçbir zaman bakışımlı listeler halinde ortaya çıkmaz. Az ya da çok, üst-dile baş vurmak zorundadır.
Filolojik eleştiri, kutsal ki­taplardan düzmece parçaları, tarih kitaplarında gerçek olay­lara karışan menkıbeleri, hukuk kitaplarında temel metne eklenen şerhleri ayırmak amacıyla girişilen çalışmalarla baş­lar. Ortaçağ'da bir metin kopya edilirken, bu metne başkala­rının öne sürdüğü görüşler, açıklamalar (glose) katılır, temel metin ile açıklamaları birbirinden ayıracak bir işaret kullan­mamakta sakınca görülmezdi. Hümanistler eklenen parçala­rı, filolojik ölçütlere dayanarak atıp arı metni saptamaya ça­lışmışlardır.
Reklam
Filoloji ile Merkür
Martianus Capella, her bilim kolunun konularını, ilke­lerini örnek vererek açıklamakla yetinmemiş, bunları küme­lere ayırıp, iki dereceli bir öğretim düzeni kurmuş ya da za­manında kurulmakta olan bir düzeni savunmuştur. Bu tarih­ten sonra okullarda uygulanan sisteme göre ilk öğretimde üç ders okutulurdu: gramer, retorik, diyalektik. Bu ilk küme­ye trivium (üçlü kol) adı verilirdi. Fransızca'da trivial kelime­sinin "bayağı" anlamına gelmesi trivium'un öğretimde ilk ba­samak olmasıyla açıklanır: İkinci kümeye quadrivium (dört­lü kol) denirdi. Bu kümede aritmetik, geometri, astronomi, müzik okutulurdu.
Filologların önem verdikleri bir başka konu da, belli bir parçanın intihal olup olmayışıdır. Ortaçağ’da intihal kavramı yoktu. Yazılı metne bir özerklik, kendi başına bir varolma hakkı tanınırdı. Onu, her isteyen istediği yere, kendi eserine yerleştirebilirdi. Yazılmış metin, adeta, toplumun malı olurdu. Yazar, başka metinlerden aynen ya da biraz değiştirerek aldığı kısımları kopya etmekte bir sakınca görmezdi.
Sayfa 142
Retorik, fonksiyonel olduğu dönemlerde; üç alanda uygulanıyordu: savunmada (judiciaire), bir konu­nun tartışılmasında (deliberative), bir kişi ya da olayın övül­mesinde (epidectique).
Tarihsel niteliğini hak etmek için edebiyat tarihleri nasıl olmalıdır
Nasıl davranmak gerekti­ğine ilk değinenlerden biri olan tarihçi Lucien Febvre, Rabe­lais'yi incelediği kitabında şöyle der: Rabelais'yi anlamak is­teyenlerin, onu yaşadığı döneme yerleştirmeleri ve bu döne­mi bütün düşünce akımları ve tutumlarıyla tanımaları, Rabelais'nin aracılığıyla bir dönemi değil, dönemin bütünü içine yerleştirilmiş bir Rabelais'yi ele almaları doğru bir dav­ranış olur.
Reklam
Sanatta özgün olmak gerektiği, yeni görüşler, yeni duy­gular getiren yazarın değerli olduğu fikrini Romantikler yay­mışlardır. Klasik çağda, sanatçıdan ne konuda, ne kuramda yenilik beklenmez, eserlerini işleyiş tarzına bakılırdı. Pascal "yeni bir şey demedim, demesinler. Söylediklerimin metne yerleşme düzeni yenidir. Top oynarken, iki taraf da aynı to­pa vurur, ama biri ötekisinden daha ustaca" demez mi?
Eukleides geometrisi, bugün nasıl tek geometri sistemi olarak kabul edilmiyorsa; Einstein nasıl Newton'unkinden başka bir fizikten söz edilebileceğini gös­termişse, gramer de çeşitli açılardan ele alınacak bir konudur. Chomsky, en yetkin gramerin tanımlanamıyacağını, an­cak var olan yapıtlar arasında dildeki cümlelerin en çoğunu üretecek güçte olanı seçebileceğimizi söyler. Chomsky; üç tip gramer ele alır (bunlara biçimci gramer de denir): 1) Sonlu durumlu gramerler (grammaires a etats finis) 2) Dizimsel gramer (grammaire syntagmatique) 3) Dönüşümlü gramer (grammaire transformationnelle) Bu gramerlerin verimlilik derecelerini eleştirerek, bu­gün için en değerli olanı arar. Daha doğrusu dönüşümlü gra­merin neden ötekilerden üstün olduğunu kanıtlar.
Dil sorununu yeniden tanımlamak dil olgusunun ne ol­duğunu saptamak gerektiğini öne sürer: Bilimde, yöntem ile konu arasındaki ilişkiye değinen bilgin "konunun (objet) ba­kış açısından önce var olıması şöyle dursun; sanki görüş açısı konuyu yaratır" der.
XIX. yy
Genetik görüş dışında bilimli ça­lışma yapabileceği olumsuz görülen bu dönemde amaç, çeşit­li dillerin tarih boyunca gösterdikleri biçimleri toplamak, bunları karşılaştırmak ve değişmelerin kurallarını bulmaktı. , Böyle bir çalışma dil olgularını, örneğin bir sesi, bir morfolo­ji birimini tek başına incelemeyi gerektiriyordu. Bu yüzden tarihsel dilbilimine atomist denir. Bu dilbilimi, konuyu kü­çük birimlere böler. Dilin öteki olgularından ayırdığı biri­min zaman içinde oluşumunu izler.
55 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.