Freud ve Din
Ali KöseFreud ve Din Gönderileri
Freud ve Din kitaplarını, Freud ve Din sözleri ve alıntılarını, Freud ve Din yazarlarını, Freud ve Din yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Freud sünnet uygulamasında bir başka psikolojik gerekçe bulmakta gecikmez : Sünneti uygulayan kültürler diğerlerini küçük görürler, kendilerini sünnetle yücelediklerini hissederler(1) Bu, bugün de böyledir (2)
Peter GayA Godless Jew isimli eserinde (s. 150) Freud un Musa yı Mısırlı yapmakla kendisini Yahudi halkının ilk gerçek Musa sı olarak görme arzusunu tatmin ettiğini söyler.
Freud medeniyetle ilgili bu görüşlerinin itiraza açık olduğunun farkındadır. Onun için "Medeniyetin getirdiği bu yasaklamalar olmasa ne olur? Herkes cinsel zevklerini sınır tanımadan tatmin etmek istemez mi, bir başkasını tereddüt etmeden öldüremez mi, bir kaos olmaz mı? Dolayısıyla Tanrı yoksa bile varmış gibi davranmalılıyız" şeklinde kendi kendisine bir itiraz yönelterek, "burada elbette bir problem vardır, çünkü herkes istediğini bir diğeri de ister. O zaman bir tek kişi bunu elde edebilir. O da iktidarı elinde bulunduran bir dikdatör olabilir" der.
Antropolog Wilhelm Schmidt Almanca orijinalini 1912 de yayımladığı The Origin and Growth of Religion (London 1931) isimli eserinde en eski din şeklinin animizm veya totemizm değil, primitif monoteizm olduğunu ortaya koydu.
Ahjsja çok iyi
Freud un bastırma mekanizması teorisi, "Eğer böyle bir mekanizma her zaman söz konusuysa, bilinç alanındaki duygu ve düşüncelerimiz gerçeği temsil etmiyorsa, o zaman bu, Freud un düşünceleri için de geçerlidir" şeklindeki bir tenkidle onun daha sonra kendi silahıyla vurulmasına yol açmıştır.
Jung dan Freud a reddiye
C.G. Jung a göre din Freud un söylediğinin tam tersi bir fonksiyon icra eder. Nevroza yol açmak bir tarafa, dini yaşantı ne kadar azsa nevrozun nüksetme ihtimali o kadar fazladır. Kendi klinik tespitlerinden hareketle Jung bu konuda şunları söyler : "Şu gerçeğe dikkatinizi çekmek istiyorum. Son 30 yıldır tüm medeni ülkelerden insanlar bana müracaat ettiler. Yüzlerce hasta gördüm. Bunlardan çoğu protestan, bir kısmı Yahudi ve beş altı kadarı da inançlı Katolik idi. Hayatının ikinci evresini yaşayan 35 yaş üzerindeki tüm hastalarım arasında nihai noktadaki problemi hayata dini bir bakış açısı bulamamaktan kaynaklanmayan yoktu. Şunu gayet rahatlıkla söyleyebilirim ki, hastalarımın her biri dinlerin takipçilerine vermiş olduğu şeyi (anlamı) kaybettiklerinden dolayı rahatsızlanmışlardı. Tabi bu anlamı yani hayata dini bakış açısını tekrar elde edemeyenlerin hiçbirisi iyileşemedi.