Fusus'ül Hikem
Muhyiddin İbn ArabiFusus'ül Hikem Posts
You can find Fusus'ül Hikem books, Fusus'ül Hikem quotes and quotes, Fusus'ül Hikem authors, Fusus'ül Hikem reviews and reviews on 1000Kitap.
Yüce Allah’tan diledim ki beni bu kitabı yaymakta ve bütün işlerimde üzerine şeytanın musallat olamayacağı kullarından eylesin. Parmaklarımın yazdığı, dilimin söylediği, kalbimin üzerine kıvrıldığı şeylerde beni yüce kudreti ve yardımı ve ruhu ile, nefsimin vesveselerinden korusun. Zat aleminden gelen bilgiye mazhar kılsın ki bu işte mütehakkim olmayayım, sadece mütercim olayım
Zat aleminin kutsi kaynağından gelen hikmetleri, kelimelerin kalplerine indiren Allah’a hamd olsun
“Müminin kalbi Allah’ın rahmetinin arşıdır
hatta ondan daha geniştir. Çünkü gönül Yüce Allah’ı içine sığdırır.”
Sayfa 106
“Rahmet gazaptan geniştir.”
Sayfa 87
Peygamber şöyle buyurmustur: “ Hiç günah işlemeseydiniz sizin başınıza günahtan ağırının gelmesinden korkardım ki o da kendini beğenmişliktir, kendini beğenmişliktir, kendini beğenmişliktir.”
Bir hadiste şöyle buyurulmuştur:”Cenab-ı hak kendisine yakaran kulunun sesini, ondan yüz çevirdiği için değil, kulunu sevdiği için kabulü geciktirir. Ta ki kul duayı sürdürsün. Bu yüzden İsa peygamber de ‘Sen Aziz ve Hakim’sin’ diyerek Allah’ın Hakim adını anmıştır. Hakim hikmetle iş gören, her şeyi yerli yerine koyan demektir.
“Sabrın asıl tarifi Allah’a değil Allah’tan başkalarına şikayetten nefsini menetmektir.”
İmdi emr, âlem aynasının cilâlanmasını gerekli kılınca, Âdem bu aynanın cilâsı ve bu suretin ruhu oldu.
Âlem insanın varlığıyla tamamlandı. Ve onun âleme nisbeti, mührün, üzerinde bulunduğu yüzük kaşına nisbeti gibidir — sultanın hazineleri üzerine nakşettiği mühür, yüzük kaşının üzerindedir. Ve insana “halife” denmesi bu nedenledir: Nasıl ki sultan hazinelerini mührüyle muhafaza ediyorsa, Allah da mahlukatını halifesiyle muhafaza eder. Üzerinde sultanın mührü oldukça hiç kimse, sultanın izni olmadan bu hazineleri açmaya cüret edemez. Böylece insanı, âlemin muhafazasında Kendisine halife kıldı ve âlem, içerisinde İnsan-ı Kâmil bulunduğu sürece muhafaza olunacaktır. Görmez misin ki, dünya hazinelerinin mührü olan İnsan-ı Kâmil’in bu dünya hazinelerinden ayrılmasıyla, Hakk’ın onda saklayacağı hiçbir şey kalmaz ve içinde olan ne varsa çıkar, her bir parçası diğer parçalara karışır. Ve her şeyin ahirete intikal etmesiyle, İnsan-ı Kâmil, ahiret hazinelerinin üzerine ebedî olarak mühürlenen mühür olur.
İnsan, Allah katında bakan bir gözdeki göz bebeği gibidir ve görmek sıfatı ile tâbir edilmiş olan mahlûk odur. İşte bundan dolayı ona insan denildi.