“Zira şiire başladığım zamanlar her gün bir mahlas beğeniyor, bir müddet sonra aynı mahlası kullanan bir şaire rastlayıp aldığım mahlası değiştiriyordum. Nihayet anlaşıldı ki benden evvel gelen şair dostlarım ibarelerden ziyade mahlasları kapışmışlar.
Düşündüm , eğer şiirde başkaları ile müşterek bir mahlàs alırsam muvaffak olamadığım takdirde bana yazık olur. Muvaffak olursam mahlàs ortağıma zulüm etmiş olurum. Bu benzerliği ortadan kaldırmak için (Fuzuli) mahlasını aldım ve ortaklarımın bana zulüm edip beni muztarib etmelerinden kurtulmak için mahlâsımın himayesine sığındım. Bu lakap kimsenin hoşuma gitmeyeceği için bir başkasının bana ortak çıkarak beni rahatsız etmeyeceğine karar verdim. Hakikaten de bu lakabı almakla ortaklıktan bana gelebilecek üzüntülerin kapısını kapadım ve ‚şiirlerin karışması endişesinden kurtuldum.
İkincisi; ben bütün ulûm ve fünunu nefsimde toplamış bir insan olmak in çabalıyordum. Bunu ifade eden bir mahlas bulmuştum. Zira ‘Fuzuli’ lügatta ulûm ve fünun gibi fazlın cem’idir.”
Sayfa 19 - Fızuli Farsça Divan’nın dibacesinde böyle anlatmış.
"şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir..
mübtelâ’yı gama sor kim geceler kaç saat."
en uzun geceyi gökbilimci takvimci ne bilir?
dert sahibine bir sor ki geceler kaç saat?
Esîr-i derd-i aşk u mest-i câm-ı hüsn çok amma
Biziz meşhûr olan Leylâ sana Mecnûn bana derler (Fuzûlî)
Aşk derdinin tutsağı ve güzellik kadehinin sarhoşu pek çoktur amma ey sevgili, içlerinde en ünlü olan yine biziz. Çünkü şimdilerde sana Leyla, bana Mecnun diyorlar.⭐️
ey gönlüm, canımızı sevgili istemiştir, sevgilinin isteğini geri çevirmek olmaz, boşuna tartışmayalım seninle.. zira bu can ne senindir ne de benim. bu can sevgilinindir..
Ey Fuzûlî câna yetmişdüm gönülden şükr kim
Bağladum bir dilbere kurtardum andan cânumı
Ey Fuzûlî! Aşk yüzünden ölecek hâle gelmiştim.
Allah'a şükrolsun ki onu bir dilbere bağladım da ondan canımı kurtardım.