Kitap baslangicta, gelecek dünyada(2046 yılı) insanların içinde bulunduğu motivasyon kaybını(tükenmişlik sendromu) joe üzerinden anlatmış. Tuketim toplumuna da atifta bulunmus. Ancak olusturulan distopik duzende hakim olan sosyalist sistemde bu tuketimciligin hakim olmasi ilginc geldi bana.
Sonrasında gelişen olaylar bize, tanrı imgesinin ne olabileceğini veya ne olmayabileceğini anlatmaya çalışmış. Bazen tanri olarak kabul ettiginiz seyin aslinda tanri olmayabilecegi ve sadece geri kalan canlilarin en guclusu olabilecegi dusuncesi olusuyor kafanizda; ya da, evrende yasayan farkli turlerin tanri veya en guclu olarak nitelendirilen canlinin icinde birlesmesinin o canliyi daha da kuvvetlendirmesi durumu, dunyamizdaki tanri olgusunun ne bicimde sarsilmaz guclu bir imge olgudunu akillara getiriyor.
Madde ve anti maddenin, iyi ile kotunun veya birbirinin zitti olanlarin catismasinin imgesel anlatimi mevcut. Yazar karakterler uzerinden, farkli canli turlerinin aslinda sadece birbirinden farkli oldugunu ve hic birinin birbirinden bir ustunlugunun olamayacaginin vurgusunu da yapmis. Goethe'nin Faust'na bircok atifta bulunulmus. Ozellikle faust yenilmeye mahkum soylemi bol bol dillendirilmis.Birçok imgelemenin olduğu bu kitap okuyanın bir şeyler anlamasını sağlamaktan ziyade aklındaki soruları çoğaltıyor. En çok da ne demek istemiş sorusunu bol bol soruyorsunuz. Ancak bu ve buna benzer sorularin cogunun kitap bittiginde havada kaldigini goruyorsunuz.
