Kitty üzgün bir tavırla eşikte duruyordu. “Seni rahatsız mı ediyorum?”
“Yok, ne münasebet.’ Kapıyı ardına kadar açınca Kitty içeriye girerek pencerenin yanına gitti,
dışarıya bakmaya başladı.
Şasa, “Bir içki ister misin?” diye sordu.”
“Sen ne içiyorsun? ”
“Paslı çivi diyorlar buna. ”
“Her neyse… bana da ver”
Şasa, Drambuie’yle malt viskisini karıştırırken kız, “Bu son on gündür yaptıkların için teşekküre
geldim,” diye mırıldandı. “Vedalaşmak güç olacak.” Kendisine yaklaşan erkeğin elindeki kadehleri
alarak masaya bıraktı. Sonra ayaklarının ucunda yükselip kollarını onun boynuna doladı, öpmesi için
başını kaldırdı. Dudakları sıcak çikolata gibi yumuşak ve tatlıydı. Sonunda dudakları ayrılınca Şasa
kolunu onun dizlerinin altından atıp hemen kucağına aldı ve yatak odasına götürdü.
Kalçaları ve düz karnı erkek çocuktan farksızdı. Armut biçimi göğüsleri dışında vücudu pek
gelişmemişti sanki. Ama sevişmesini çok iyi biliyordu. Masum ifadeli ağzından dökülen türlü açık
saçık laf erkeğe heyecan veriyordu. Kadın, Şasa’yı ender erişilen doruklara çıkardı. Tam anlamıyla
doyuma ulaştırdı.
Şafak sökerken Kitty ona yaslanarak, “Bundan sonra senden ayrılmaya nasıl dayanabileceğimi
bilemiyorum,” diye fısıldadı.
O güzel masum yüzü, çocuksu gülüşü ve gözlerdeki sert pırıltıyı düşündü. Kitty’nin kendisinde
arzular uyandırdığını anlayınca öfkesi daha da arttı. Onu elde etmeyi, emrine almayı, ezmeyi
istiyordu.