Gece ve Kandil

Necdet Ardıç

Gece ve Kandil Hakkında

Gece ve Kandil konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
10/10
2 Kişi
2
Okunma
2
Beğeni
448
Görüntülenme

Hakkında

"Ey Hak yolcusu salik! Mübarek gecelerde minarelerde yanan kandillerin neyi ifade ettiğini hiç düşündün mü? Minare, ezan okunan yerdir. Ezan-ı Muhammedi, uluhiyetin ilan yeri, Zat-ı Mutlak'a davet yeridir. O da sensin, yani minarenin şerefesinde yanan kandiller, senin şerefli başında ilahi nurlarla parlayan "muhabbetullah ve ilmullah" yani Allah sevgisi ve ilmidir. Bu hakikatleri idrak etmemiz ve dikkatlerimizin çekilmesi için zahirde o kandillerin yanmasından maksat, batında yani bizim aklımızda ve gönlümüzde ilahi nurların parlamasıdır. Minaredeki kandillerin yandığını görünce sevinen insan, kendi minaresindeki nur kandillerinin yandığını görünce sevinmez mi?" Necdet Ardıç, bu kitabında mübarek gecelerimiz ve bayramlarımızın ledünni bir tefsirini yapıyor. Mevlid Kandili, Regaib Kandili, Mirac Kandili, Berat Kandili, Kadir Gecesi, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı bu eserde zahir-batın, enfüs-afak çerçevesi içinde değerlendiriliyor.
Tahmini Okuma Süresi: 4 sa. 8 dk.Sayfa Sayısı: 146Basım Tarihi: 2016Yayınevi: H Yayınları
ISBN: 9786054042975Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Yazar Hakkında

Necdet Ardıç
Necdet ArdıçYazar · 3 kitap
Necdet Ardıç, 15 Aralık 1938’de Tekirdağ’da doğdu. Babası Sadık Ardıç Efendi ile annesi Melek (Meliha) Hanım, Tekirdağ’ın yerli ailelerinden olup geçimlerini çiftçilik ve bağcılıkla sürdürmekteydi. Necdet Ardıç, ailenin ortanca çocuğuydu. . İlkokul dönemi bittiğinde Necdet Ardıç’ın tek arzusu yüksek tahsil yapmaktı. Ancak ailesinin imkânları buna izin vermedi. Babası Sadık Efendi, oğullarının toprakla uğraşmayıp bir sanat sahibi olmalarını istemekteydi. “Terzilik”, dönemin gözde mesleklerinden olduğundan Necdet Ardıç, Tekirdağ’da Hüseyin Kuymu (Kara Hüseyin) adında bir terzinin yanına çırak olarak verildi. . Necdet Ardıç, yoğun iş temposuyla birlikte Tekirdağ’ın tanınmış imamlarından Ahmet Elitaş Hoca Efendi’den Kur’ân ı Kerîm ve dini bilgiler dersleri de almaya başladı. Bu dersleri epey ilerletince yine Tekirdağ’ın o dönemdeki meşhur kıraat imamlarından merhum Behçet Toy Hoca Efendi’den kıraat, huruf ve tecvit dersleri almaya başladı. (Bu çalışmalarını askere kadar sürdürdü.) . 1953 yılına gelindiğinde sanatını ilerletip geliştirmek için ailesinin de izniyle İstanbul’a gitti. İstanbul’da Beyoğlu’ndaki bir terzihane atölyesinde çalıştı. İstanbul’da geçirdiği bir yıllık süre zarfında Bebek’te ikamet eden halası Rahmiye Hanımlar’ın evinde kaldı. Rahmiye Hanım’ın kocası M. Nûsret Tûra, Necdet Ardıç’taki özellikleri ve muhabbeti keşfedince onu, kendi mürşidine, Fatih dersiâmlarından ve Süleymaniye Kütüphanesi’nin müdürlüğünü de yürüten Uşşâki şeyhlerinden Hazmi Tûra Uşşâki Efendi’ye gönderdi. Necdet Ardıç, Hazmi Tûra Uşşâki Hazretleri’nin huzuruna, elindeki tanıtım kâğıdıyla gitti ve kabul edildi. . Tarikat-ı Aliyye-i Halvetiyye-i Uşşâkiye’nin önemli şahsiyetlerinden, âlim, arif ve fazıl kişiliğiyle tanınan Hazmi Tûra Uşşâki, Necdet Ardıç’ın tasavvuftaki seyri sülûku’nda önemli bir rol oynayacaktı. . Necdet Ardıç, Tekirdağ’a geri döndüğünde bayan terziliğine yöneldi. Yoğun iş temposuyla birlikte daha önceki yıllarda Kur’ân-ı Kerîm dersleri aldığı hocasından bu defa Arapça dersleri almaya başladı. Yine aynı dönemlerde Tekirdağ’da yürüttüğü hafızlık çalışmalarını zamanının yetersizliği dolayısıyla bırakmak zorunda kaldı. . Bayan terziliğini epey ilerletip kendi terzihane dükkânını açtığında yaşı henüz on sekizdi. Bu yıllarda babası Sadık Efendi’nin ani ölümü, onu ve ailesini epey sarstı. . Necdet Ardıç, mürşidi Hazmi Tûra Uşşâki Efendi’ye intisabından sonra mücadelesi, çilesi, fedakârlığı, olan tasavvufi çalışmalarına başladı. Fırsat buldukça İstanbul Fatih’te Keçeciler Caddesi’ndeki Bedrettin Dergâhı’nda ikamet eden mürşidini ziyaret ediyor, sohbetlerine katılıyordu. Hazmi Tûra Uşşâki Hazretleri, cumartesi günleri ikindi namazını müteakiben Beyazıt Câmii’nde Mesnevi-i Şerif okutuyordu. Necdet Ardıç, imkân buldukça cumartesi günleri de Tekirdağ’dan Beyazıt Câmii’ne gidiyordu. . 1958 yılında Necdet Ardıç, Ankara’da şimdiki adıyla Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Karargâh Bölüğü’nde yirmi dört ay sürecek askerliğini ifaya başladı. . 1960 senesinde Hazmi Tûra Uşşâki Hazretleri’nin vefatıyla birlikte yerine halife bıraktığı M. Nûsret Tûra Hazretleri’ne diğer sâliklerle beraber intisab etti. Seyri sülûku’nun ikinci dönemi de böylece başlamış oldu. M. Nûsret Tûra’ya iltihak ettikten sonra ise hem dünyaya hem de ahirete yönelik çalışmalarını çok sıkı bir şekilde sürdürdü. Sohbet günleri ve kandil geceleri Tekirdağ’dan İstanbul’a giderdi. Mürşidinin hanımı halası olduğundan daha sık ziyaret edip görüşüyor ve sohbetlerine katılma imkânı buluyordu. . 1964 yılında, Necdet Ardıç mürşidinin de işaretiyle İstanbul’dan Nüket Hanımefendi ile evlendi. Bu evliliklerinden İzzet ve Cemâl Cem adında iki oğlu oldu. . Çok uzun yıllar mürşidinden feyz ve ilham almak için Tekirdağ İstanbul arasında adeta mekik dokuyan Necdet Bey, 1972 yılında “seyri sülûku”ndaki derslerini tekmil tarik bitirmişti. “Tâc-ı Şerîf” mürşidi tarafından 1979 yılında kendisine giydirildi. . Birçok dervişi, muhibbi ve dört halifesi bulunan M. Nûsret Tûra Hazretleri, ömrünün son dönemlerinde, kendisindeki maddi ve manevi emanetleri Necdet Ardıç’a vermek suretiyle onu yerine halife bıraktı. Nûsret Tûra’nın 1979 senesinde vefatıyla birlikte Tarikat-ı Aliyye-i Halvetiyye-i Uşşâkiye’de “Terzi Baba (Necdet Ardıç) Dönemi”ne geçildi. . Necdet Ardıç Uşşâki, üzerine aldığı emanetlerle tasavvuf yolundaki çalışmalarına devam etmektedir. Hâlihazırda yüzü aşkın kitap çalışmaları ve şimdilik yetmiş civarında olan ve devamlı artan, kendisine internetten gelen soru ve zuhurat hallerinin cevaplandırılmaya çalışıldığı, alan çalışması olan, ortalama yüz seksen sayfalık internet dosyaları ve binlerce sohbet kaydıyla ilim ve irşad faaliyetlerini sürdürmektedir.