"Kendi acizliğimden hâlâ utanıyorum sanırım. Hiçbir kadının beni etkileyemeyeceğini düşünürdüm. Sen karşıma çıkıncaya kadar hayat güzeldi. Sonra sana tosladım. Beni fena çarptın."
"Ya ben?" Dudaklarına yeniden bir öpücük kondurdu. "Biz on aydır beraberiz. Beni sevmediğini anlayacak kadar uzun bir süre gibi, değil mi?"
"Sana doyamayacağım kadar kısa bir süre bence!" O da bu öpücüklere küçük küçük karşılıklar vermeye başlamıştı. "Ömrüm boyunca da doyamayacağımı garanti ederim. Ben kendimi bile tanıyamıyorum. Gecenin gölgesinde yaşarken kocaman bir ışıkla her şeyimi ortaya çıkardın. Sana olan ihtiyacım dayanılmaz oldu. Kocaman bir adam olarak bundan utanmam lazım ama senin yanında iken yüreğimde gittikçe büyüyen, devasa mutluluk patlamaları var."
"Ölmeden önce, birlikte geçen güzel günlerimiz olsun istiyorum. Ölüm bizi bulsa bile pişmanlığım olmayacak bir adamın hayatında, özlenen bir kadın olmak istiyorum."
"Seni sevdiğim kadar senin de beni sevdiğini duymaya ihtiyacım var."
"Daha önce hiç böyle hissetmemiştim. Hiçbir kadını böylesin vebileceğimi hayal bile edemezdim."
"Yılmaz..."
"Seni seviyorum, mavi gözlü kadın! Ateşlerle yanan hayatımı soğuk bir su gibi etkiledin. Gözlerinin derinliklerinde, gülüşünün kenarlarında, yaşam sevincinin coşkusunda kendimi buldum. Seni o kadar sevdim ki benden dolayı sana hiçbir zarar gelmesin istedim. Senden uzak durmaya çalıştım.