Çünkü dosluk, ince bir ip olmasına rağmen tutunacak iri bir ağaçtan daha kuvvetliydi.
Dostluk, aşktan sonra gururu mağlup eden ikinci duyguydu.
Ve dosluk birçok harabe şehirden geriye kalan, her şeye meydan okuyup kışın açan çiçek kadar kıymetliydi.
Benim çektiğim acının hiçliği vardı onun satırlarında Mürekkep yerine gözyaşıyla yazmış olmalıydı. Sözlerinin içime işlemesinin başka bir açıklaması olamazdı...
Ya geceleri? Ayın ve yıldızların ışığı yeter miydi kırık kalplerin acısını örtmeye. Geceleri dürüsttü işte. Şarkılar gibi duyguları yansıtmaktan çekinmiyordu ölümcül bir zehirdi âdeta.