Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gelin Bir Saat İman Edelim 2

Said Abdulazim

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Yanıyorum o hatalara ki, hazları gitti ve sorumlulukları kaldı, Yazık, ölüm, beni unutmadığı halde, onu nasıl unutabilirim? Eğer yarın Rabbim den (O'nu görmekten) alıkonulursam yuh banal Benden hiçbir an gafil olunmazken ben nasıl gaflete boğulurum? Veya o ağır gün önümdeyken yaşam bana nasıl haz verebilir bana? Veya bana ne olacağını bilmiyorken
Sayfa 59 - polenKitabı okudu
Ebu Cafer el-Mehulî dedi ki: "Dünya aşığının kalbine, gizli bir takva haramdır. İnsanların boyunduruğunda bulunan bir nef se, imanın tadını alması haramdır. Ve ilmiyle amel etmeyen bir alime, ehl-i takvaya imam olması haramdır." Ve dedi ki: "Senin nimetinle gıdalanıp, senin günahlarına çöreklenen bir nefisten sana sığınıyorum.
Reklam
Müslüman, nefsini gözeten ve Allah için onu hesaba çeken kimsedir. Hesap, dünyada nefis muhasebesi yapanlara hafifletilecektir yalnızca. Ve hesap, bu dini muhasebe-i nefissiz yaşayanlar için çetin olacaktır elbette. Muhakkak ki mü'minin karşısına ansızın hoşlandığı bir şey çıkar ve o şöyle der: Allah'a yemin olsun ki, seni arzuluyorum, sana ihtiyacım var; ama sana ulaşmaya yol yoktur. Heyhat, heyhat..! Aramızda izalesi mümkün olmayan perdeler var. Bir ihmalde bulunduğunda ise, nefsine döner ve "Bunu niye yaptın? Benim ilgi alanıma girmiyor bu. Allah'a yemin ederim ki, bir daha asla düşmeyeceğim bu hataya." der.
İmam Şafii'nin bazı nasihatleri: Ey Yunus! Bir arkadaşından hoşuna gitmeyen şeyler sana ulaştığında, ona hemen cephe tutup arkadaşlığını bitirme. Eğer bu hataya düşersen, "şüphe"yle "yakin (kesin)"i izale etmiş olur sun. Bilakis onunla görüş ve ona, "bana senden şunlar şunlar ulaştı" de ve sakın bunları sana ulaştıranın ismini ona bildirme. Eğer bunları söylediğini inkar ederse, ona inan ve ona "elbette ki sen daha doğrusunu, daha yalansızını söylersin" de ve başka hiçbir şey söyleme. Ama söylediğini itiraf ederse ve sen bu konuda onun geçerli bir özrü olduğunu görürsen onu kabul et. Böyle bir özür bula mazsan ona, bana ulaşan bu sozlerden senin kastın neydi?" de ve eğer bir şekilde özür kabul edilecek bir şey söylerse, onu kabul et. Ama hiçbir özür bulamazsan ve durum açık ve net olarak gün yüzüne çıkarsa, o zaman bunu ondan bir kötülük kabul et. Bu durumda sen muhayyersin; ister sen bu kötülüğün aynısıyla ona karşılık verirsin, istersen de onu affedersin. Ama elbette ki onu affetmen takvaya daha uygun ve saygınlığın gereğindendir. Nitekim Allah Teala şöyle buyurmaktadır: "Bir kötülüğün cezası, aynısından bir kötülüktür, fakat kim o affeder, sevgi ve dostluğun devam ettirirse, elbette ki onun ecrini Allah verecektir, O, zalimleri sevmez." (42 Şura/40) Eğer gururun seni onu cezalandırmaya kışkırtırsa, onun önceden sana dokunan iyiliklerini düşün ve onları da hesaba kat; bu kötülüğüne karşılık ona bir iyilik yap. Kesinlikle bu kötülüğü onun önceden sana dokunmuş birçok iyiliğini unutturmasın. Zira bu zulmün ta kendisidir.
Ey Adem oğlu! Hangi zamandan umut bekliyorsun? Peşpeşe geçen günlerden mi, yoksa gelip gelmeyeceği belli olmayan yarınlardan mı? Düşün ki, zaman üç gündür: geçmiş ve umudunu kestiğin gün, kendisinden azade olunamayan bugün ve ulaşacağına emin olmadığın gelecek gün. Dün, sadık bir şahit, vefakar bir emanetçi, konup göçmüş bir bilgedir. Gidişiyle seni hüzünlendirmiş; ama geride sana hikmetini bırakmıştır.
Reklam
İman, komutan; amel de sevkedendir. Nefis bu her ikisine bağlıdır. Komutan emretse, ama sevkedici sevketmese ya da sev keden harekete geçirse ama komutan emretmese, bunun hiçbir faydası olmaz. Ama komutan emir verse, saik de sevketse, nefis ister istemez itaat eder ve amel güzelleşir."
Sayfa 25 - polenKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.