Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Genç Okur - Sayı 116

Semerkand Genç Okur

Genç Okur - Sayı 116 Sözleri ve Alıntıları

Genç Okur - Sayı 116 sözleri ve alıntılarını, Genç Okur - Sayı 116 kitap alıntılarını, Genç Okur - Sayı 116 en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Nefis terbiycisi olmak
Müslüman bir gencin en çok zorlandığı şeylerin başında nefsiyle mü- cadele etmek gelir. Bir insan çocukken böyle bir mücadeleye girmez. Çünkü o yaşlarda mükellef değildir. Fakat büluğ çağına girdiğinde ar- tık mükellef yani sorumluluk sahibi olur ve nefsiyle mücadelesi başlar. Gençliğin ilk yıllarında nefisle mücadelenin zor olmasının en büyük se- beplerinden biri de onunla yeni tanışmış olmak ve bu konuda tecrübesiz olmaktır.
Gitmedim xnkzns
Psikoloğa git, dediler. Doktora bile ölüm döşeğine düşmeden gitmeyen adamlarız, psikoloğa mı gideceğiz. dedim. Belki iyi etmedim ama gitmedim.
Reklam
Zahiren kolay olan şeyleri nefsin sana öyle bir zor gösterir ki yerinden kalkmak istemezsin. Halbuki onları yaptığında Allah Teâlâ senden razı olacak. Sen de takdir edersin ki bu dünyada paha biçilemeyecek en önemli şey Allah Teâlâ'nın rızasıdır. Bu yüzden bu paha biçilemeyen şeye ulaşmak için tüm iradenle doğru adımlarla doğru yolda kalmalısın. Nefsinin seni tökezletmesine izin vermemelisin.
Tamam, sakinim...
Söylediği şeyin arkasından ayrılmayanlar, kendine yeni doğru edinenler, yaptığını dünyadaki en doğru şey sananlar, hiç yanlış bir şey yapmayanlar, yapamayanlar, çenesine sürekli güncelleme gelip etrafını darlayanlar, gelişmeye düşman kesilenler, seviyesini arşta zannedenler, övülmeye müptela olanlar, özgüveninin yerinde olduğunu düşünüp baktığında bulamayanlar, ortalama dört kişilik bir ailenin ölene kadar kullanabileceği kendini beğenmişliği tek seferde kullananlar... Siz eleştirilmekten korkuyorsunuz! Tamam, sakinim...
Kadir Mısıroğlu
Yakın dönem cumhuriyet tarihi üzerin- de yıllardır yazılan yazıları, yayımlanan kitapları okuduğunuzda hakikatin kırın- tısını yakalamak şöyle dursun ona ulaş- mak için arpa boyu kadar yol almanız bile mümkün değildir. Türkiye'de cumhu- riyetin ilanından 90'lı yılların sonuna ka- dar cumhuriyet tarihi üzerine konuşmak, bazı eleştirilerde bulunmak, resmî tari- hin ve ideolojinin görüşlerine alternatif görüşler ileri sürmek cezasız kalmaya- cak bir hareket niteliğindeydi. Özellikle 1923-1950 arasındaki dönemde resmî ideolojinin mütefekkirler üzerindeki bas- kısı oldukça sertti. Böylesi bir atmosferde merhum Ali Fuat Başgil, Necip Fazıl Kısakürek, Nurettin Topçu, Osman Yüksel Serdengeçti, Os- man Turan, Sezai Karakoç gibi isimler sorumluluk sahibi olarak kendilerini ülke insanının hakikati görmesi için âdeta feda etmişler ve şuurlu bir gençliğin ye- tişmesi için ellerinden geleni yapmışlardı.
Müslümanın hayatında boşluğa yer yoktur. Çunkü boş duran biri nefsinin arzu ve isteklerine karşı koyamaz: şeytanın tuzaklarına düşmekten kurtulamaz. Allah Teâlâ, İnşirah suresinde "Bir işi bitirdiğinde hemen başka bir işe koyul" buyurarak Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme ve O'nun nezdinde bütün insanlığa, zamanın aktif bir şekilde kullanılması ve boşluğa fırsat verilmemesi gerektiğine dikkat çekmiştir.
Reklam
Allah dostları tüm zamanlarını çok verimli kullanır. Onlar bir yerden bir yere yürüyerek intikal ederlerken bile nice kişilerle konuşarak sıkıntılarını çözümlerler. Yemek yerken dahi nice meseleleri istişare eder, insanların dertle rine derman olurlar
Zaman öyle bir hazinedir ki kazanılan şeyler de kaybedilen şeyler de onunla irtibatlıdır. Zamanın kıymetini bilenler kâr etmiş, boş geçirenler ise kaybetmiştir
Osmanlı Arşivi
Öğrendiğime göre Osmanlı Arşivi'nde 95 milyon belge ve 400 bine yakın defter bulunuyor. Bu belgelerin henüz yüzde 50'si tasnif edilebilmiş. Oysa belgeler arasında dünya ve Türkiye tarihini yakından ilgilendiren onlarca metin mevcut. O yüzden size de tavsiyem bir an önce Osmanlıca öğrenmeye başlayın arkadaşlar.
İlimler İslâm'ın ilk asırlarında eserler hep ezber ve rivayet usulüyle yayıldı, okutuldu. Ama her ezberleyen rivayet edemezdi. Öncelikle o eserin sahibinden icazet alması gerekirdi. Eserin sahibi vefat etmiş bir âlim ise, onun icazet verdiği kimselerden icazet alırdı. Onlar da vefat etmiş ise onların icazetli talebelerinden icazet alınırdı. İcazet sahibi olmayan bir kimsenin ilmine itibar edilmez, rivayeti sahih kabul edilmezdi.
19 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.