Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Genç Sahabiler

Veysel Akkaya

Genç Sahabiler Gönderileri

Genç Sahabiler kitaplarını, Genç Sahabiler sözleri ve alıntılarını, Genç Sahabiler yazarlarını, Genç Sahabiler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Fadl, yakışıklı bir gençti. Peygamberimiz (s.a.v.) ile birlikte yolda ilerlerken oradan bazı kadınlar geçti. Fadl, "Mü'minlere söyle, gözlerini yasak olandan çevirsinler. Mahrem yerlerini korusunlar. Bu, onların arınmasını daha iyi sağlar. Allah yaptıklarından şüphesiz haberdardır..." (Nisa, 30) âyetini çok iyi bildiği halde nefsine hâkim olamayarak onlara bakmaya başladı. Halbuki bir müslümanın şehvetle bakabileceği kadın, yalnızca kendi eşiydi. Bunun dışında bir kimseye şehvetle bakmak tasvip edilmemişti. Şehvetle bakmanın objektif ölçüsü "devamlı bakmaktı. Hiç kimse yolda gözü kapalı veya başı önünde yürüyecek değildi. Karşısına gelen kadın ve erkeği de görecekti. Ancak gördüğü kimseye tekrar bakınca veya bakışını devam ettirince, yasak sınırına adımını atmış oluyordu. Fadl'ın yanlış tutumunu fark eden Rasûl-i Kibriyâ, mübarek elini Fadl'ın yüzüne tuttu. Fadl ise, yüzünü öbür tarafa çevirerek bakmaya devam etti. Rahmet Peygamberi, Fadl'a yine engel oldu. Bir ara Efendimize soru sormaya gelen güzel bir kadına bakmaktan kendisini alamayan Fadl'a : "Kardeşimin oğlu! Bu gün, kişinin, kulağına, gözüne, diline sahip olacağı, bundan ötürü hesaba çekileceği bir gündür!" buyurdu. Server-i Âlem Efendimizin Fadl'ın boynunu tutarak, yüzünü başka tarafa çevirdiğini gören Hz. Abbas: - Yâ Rasûlallah! Amcanın oğlunun yüzünü niçin çevirdin?" diye merakla sordu. Efendimiz (s.a.v.) şu cevabı verdi: - Bir delikanlı ve bir genç kız gördüm. Aralarına şeytanın girmeyeceğinden emin olamadım!
Sayfa 284Kitabı okudu
Reklam
İnsan Allah'ın yarattığı eşref-i mahluk, varlıkların en üstünüdür. Taşlar içinde altın gibidir. Altın bir süre çamurda kalmış ise, onu alıp temizleyerek, layık olduğu yere koymak gerekir. İnsanı da düştüğü günah bataklığından çıkarıp, layık olduğu mertebeye kavuşturmak için merhametle yaklaşanlara ne mutlu!
Sayfa 244Kitabı okudu
Hataya düşeni itmek kolaydı. Asıl marifet onu kötülükten kurtarmaya çalışmaktı.
Sayfa 243Kitabı okudu
Hayatı Kur'an'la iç içe yaşayan sahâbî nesli gibi, Kur'an'a sanılan, onu sure sure, âyet âyet tanımaya gayret gösteren genç nesiller ancak İslâm bayrağını yücelere taşıyabilirlerdi.
Sayfa 225Kitabı okudu
Bütün ibâdetler vasıtalı olarak gelmişken, namazı vasıtasız olarak Allah'tan almıştı Efendimiz (s.a.v.). Namaz Mutlak Sevgili'nin kendisiyle bulaşmak için sunduğu mükemmel bir hediye idi. Namaz huzurdu, çözümdü, şifâydı, teselliydi, bağışlanmaktı, miraçtı, göz nûruydu, aşktı ve cennetin anahtarıydı.
Sayfa 188Kitabı okudu
Reklam
Yüzlerce talebe yetiştiren Âişe vâlidemiz, ders yaparken hassastı. Akrabalık bağı olan mahremleri ile perdesiz görüşürken, diğerleri geldiğinde ise araya perde indirir ve o şekilde ders verirdi.
Sayfa 184Kitabı okudu
Efendimiz (s.a.v.) Hz. Fâtımâ'ya ev işleri, Hz. Ali'ye de diğer işleri tavsiye etti. Ayrıca bir âilenin mutluluğu için mükemel bir tavsiyede bulundu. Buna göre Hz. Ali eşinin kölesi, Hz. Fâtımâ da eşinin câriyesi olacaktı. Yani birbirlerine öyle saygılı olacaklardı ki, bir köle efendisine nasıl hizmet ve saygıda kusur etmiyorsa bey, hanımına böyle davranmalı, bir câriyede efendisine nasıl hizmet ve saygı gösteriyorsa, hanım da beyine karşı öyle olmalıydı. Böyle bir yuva dünyanın en mutlu yuvasıydı, Nitekim nikah akdinde duâ edilirken, Hz. Ali ve Fâtımâ'nın aralarındaki sevgi de istenir.
Sayfa 162Kitabı okudu
Hz.Fâtıma'ya yüzü parlak olduğu için saf, berrak, ay gibi parlak anlamına gelen "Zehrâ"; diğer Fatımâ'lardan ayrılması için ulu anlamına gelen "Kübrâ"; ağırbaşlılığı sebebiyle kadınların efendisi anlamında "Seyyid-i Nisâ"; güzelliği nedeniyle "insanların Hurisi"; babasına çok benzediğinden babasının kızı anlamına gelen "Bint-i Ebiha"; zeki ve kavrayışlı olduğundan "Zekiyye"; bereketli, uğurlu, kuvvetli ve kutlu olduğuna işaret için "Meymûne" adları verilmişti.
Sayfa 114Kitabı okudu
Kur'an'ın güzelliği insanlara gösterilmeliydi. Bunun için de Kur'an ehli olmalı, onu en iyi şekilde okumalı, anlamalı ve yaşamalıydı. En zor durumda bile Allah'ın Kelâm'ı uygun bir şekilde karşı tarafa ulaştırılmalıydı. Bazen bir âyet, bazen bir sûre bazen de bütün Kur'an sunulmalıydı karanlık gönüllere bir nûr, bir ışık olarak. Allah'ın Kelâm'ına yapılan hizmet, en büyük hizmetti. Bu çaba ve gayretler boşa gitmeyecek, mutlaka bir şekilde makes bulacaktı.
Sayfa 107Kitabı okudu
128 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.