Özay gönlümün Almanya mektubundaki şu dizeler aklıma geldi kitabı okurken;
"bizim pavlikada bir alman var. glaus,
çok eyi gardaşım olsun"
Bizim romanda bir Werther var çok eyi gardaşım olsun.
Roman werther'in charlotteye olan aşkını wilhelm'e mektuplarla anlattığı bir kurguda işleniyor. Edebi olarak iki farklı basımdan okumanın farkını da belirtmek istiyorum. Çeviri romanlarda zamana uygun bir edebi bir dilde düzenlenebilir, kitabın iki bölümün de bununla ilgili bir konuyu da işlemiş zaten yazar;
"Ben kolaydan çalışmayı severim, ne yazılıysa, odur: ama o,bir yazıyı geri verip, şöyle diyebiliyor: İyi, ama bir daha gözden geçirin, daha iyi bir söz, daha yerinde bir edat bulunabilir. O zaman çıldırabilirim. Hiçbir, ama hiçbir bağlaç boşta kalmamalı ve bazen dikkatimden kaçan her türden devrikliğin baş düşmanı. Onun sözdizimini
alışılmış melodiyle çığırmazsan, hiçbir şey anlamıyor."
Kitapların ruhunu anlamak ve kimyasını yakalamak için çok önemli bir mesele olduğunu düşünüyorum.
Werther duygularına kapıldığınız da hissedeceğiniz yegane şey alıntı yapmaktan, altını çizdiğiniz cümlelerden yorulacak ve sonlarına doğru kitaba kendinizi kaptırarak biran önce bitmesin ümidiyle okuyacayaksınız ama her güzel şeyin sonu olduğu gibi werther'in de bir hikayesinin sonu gelecek.
Kesinlikle ve şiddetle okumanızı tavsiye ederim.
(not:yabancı romanlarda edebi dile uygun bir çeviriden okumayı tercih edin. )