'... öyle ki , bir an kendimi insan değil de , önemsenmeyecek bir eşya , bir koltuk ya da bir pencere, eğer insansam da koltuktan ya da pencereden hiç farkı olmayan biri gibi hissettim.'
Bu sakin köşede tek başıma kalır kalmaz önceki düşüncelerimin ve anılarımın hepsi sanki hiç var olmamış gibi bir anda aklımdan çıkıp gitti ve anlatılması olanaksız hoş bir dalgınlığa gömüldüm.
'Nasıl oldu da bunu anlayamadım, eskiden nasıl da aptalmışım , iyi ve mutlu bir insan olabilirmişim, bundan sonra da olabilirim. 'diyordum kendi kendime.
Sabah güneşinin çift çerçeveden geçerek artık dayanılmayacak kadar bıktığım ders odamın döşemesine tozlu ışınlar gönderdiği pencerenin yakınında dikiliyor, karatahtada uzun bir cebir denklemi çözüyordum.