Lacan Sonrası Sinema Kuramı

Gerçek Bakış

Todd McGowan

Gerçek Bakış Sözleri ve Alıntıları

Gerçek Bakış sözleri ve alıntılarını, Gerçek Bakış kitap alıntılarını, Gerçek Bakış en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Metz'e göre sinemasal deneyim, izleyicinin dünyada yalnızca özne olarak varolmakla katlanabildiği eksiklik hissiyle geçici olarak baş edebilmesini sağlar. Bu deneyim ayna evresindeki hazzı büsbütün yineleyerek imgesel bir haz verir.
Arzu mazoşistik bir nitelik barındırır, çünkü onun amacı nesneyi bulmak değil, kendisini daimi kılmaktır. Sonuç itibariyle özneler, bizzat arzu sürecinden zevk alma becerisine sahiptirler. Her ne kadar arzuyu bir nesne harekete geçiriyorsa da, özne nesneye sahip olmaktan çok, aslında o nesnenin elde edilememiş olmasından zevk alır. Arzu başarısıyla (nesneye sahip olması ya da onu kapsamasıyla) değil, başarısızlığı (kendisini nesneye teslim etmesi) aracılığıyla daimi kılınır.
Reklam
İktidara ne kadar ihtiyaç duyulursa duyulsun, bazı şeylerin eksikliği her zaman hissedilir -ki objet petit a işte bu "bazı şeyler"dir. Dünyayı fethetmenin peşinde koşanlar bile Öteki'nin saklı zevkinin büyülü cazibesine kapılmakta ve bu zevki iktidarın en olmadığı noktaya yerleştirmektedirler. Bu durum, efendinin köleye karşı duyduğu gizli kıskançlığı açıklar. Üstünlük halindeki efendi kölenin zevkini kendine mal etmeyi umar, fakat bu temellük her zaman kısa sürer. Mutlak bir hakimiyet deneyiminde efendi, kölenin iktidarın sağlayamayacağı bir zevke eriştiğini tahayyül eder. Veyahut üst sınıftan bir özne, alt sınıftan bir öznenin eylemlerinde frenlenmemiş saklı bir zevk olduğunu hayal eder. Öteki'nin görünüşteki zevki, hakimiyet değil arzu için itici güçtür. Edilgen nesneyi ele geçirip ona hakim olan etkin arzu imgesi, çok daha rahatsız edici bir seçeneği perdeler: Nesnenin özneyi travmatik bir zevke sürüklemesi ya da elde edilemeyen bir nesneye topyekün teslimiyetten alınan zevk.
Öteki bizi hiçbir zaman görülmek istediğimiz şekilde göremeyeceği için arzu duyarız, arzuyu sürdüren Öteki'nin bizi görmedeki başarısızlığıdır. Lacan'ın ifade ettiği gibi, "Bir bakışı tahrik etmeye çalıştığımda, dipten dibe tatmin edici olmayan ve her zaman kayıp olan şey, benim seni gördüğüm yerden bana hiçbir zaman bakamayacak olmandır." Ancak arzunun doğasında bulunan bu antagonizmayı sahiplenmekten ziyade,onu fantazi içine çekmeye çalışırız, öteki'nin -tanıyan- gözü ile bakışı birbirine denkleştirecek şekilde bir fantazi kurmayı deneriz. Yeni Dalga'nın başlıca amaçlarından biri, bu fantaziyi çürütmek ve objet petit a olarak bakışın imkansızlığında diretmektir, tıpkı Beşten Yediye Cleo'nun sonunda açıkça görülebileceği gibi...
Eğer bir iktidarın yapısını kuramsallaştırabiliyorsak, bu yapının temelde kimi zafiyetlere sahip olduğunu ve başarısızlığa tabi olduğunu biliyoruz demektir. Althusser'in geliştirdiği ve erken dönem Lacancı film kuramcılarının benimsediği ideolojik çağırma kuramı, kuramın kendisirıde bu yür bir teşhise yer bırakmaz. Althusser'in kendisi bu problemi, ideolojinin alanından bağımsız, kuramcının teorileştirme sırasında eriştiği alternatif bir topoloji olarak Marksist bilime başvurarak yanıtlamaya çalışır. Ancak, ideolojik çağırma zaten amacına ulaşmışsa, öznenin bu yeni topolojiye nasıl ulaşacağı sorusu yirıe cevapsız kalır. Sonuç itibariyle, Althusser'irı ideolojik çağırmanın başarısı üzerindeki vurgusu, kuramcısı olmayan bir kuramın -bir kuramcının o noktaya varabilmesinin hayal dahi edilemeyeceği bir kuramın- yaratımına çıkar.Yeni dönem Lacancı sirıema kuramının meziyetlerirıden biri, kuramın içinde kuramcıyı hesaba katmasıdır.
Tarkovsky'nin dünyayı tinselleştirme şekli kabul edildiği takdirde, Tanrı'nın bilinmezliği ya da gizemine edilen her türlü rücu terk edilmek zorundadır.Tarkovsky'nin filmsel evreninde Tanrı namevcut halde değildir, bir mevcuda dönüşmüştür. İnanamıza olanak sağlayan şey buysa da, bu inanç gelecekteki bir ebedi kurtuluşa ya da dünyadan farklı şekilde kurulmuş bir cennet krallığına bel bağlamaz. Kurtuluş ya da cennet nerede ise ve Tanrı neyi temin edecekse, hepsi şimdiki zamanda zaten mevcuttur. Fantazi ideali, halihazırda arzunun gündelik dünyasında, şimdi ve buradadır. Bu şekilde düşünüldüğünde, Tarkovsky bir modernlik- karşıtıdır. Modernite geleceğe ve insanın ilerleme kapasitesi inancına dayanır. Tarkovsky'nin filmleri, ilksel olan imkansız nesneden kaçılamayacağını açığa çıkardığı ölçüde, herhangi bir ilerleme düşüncesine de karşıdır. Hayatımız boyunca (modernliğin inandığı gibi) nesneden nesneye ilerlemek yerine, aslında aynı nesnenin etrafında döneriz, bu döngüsel itkinin yolu dışında asla bir ilerleme ya da gelişme söz konusu değildir. Arzu nesnemiz sürekli değiştiği halde, objet petit a (arzumuzu harekete geçiren nesne) değişmeden kalır. Arzunun metonimisi, sadece itkinin monotonluğunu gizler
Reklam
44 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.