İşkence eden bir komiser vardı ismi rüştü işkence ettiği tıp ogrencisi bir gün gelecek komiser bağırsak kanseri olacaktı ve son günlerini o işkence ettiği tıp öğrencisi hekimin elinde ona dua ederek gecirecekti hekim ona asla kötü davranmadi aksine daha fazla ilgilendi Rüştü komiser yaptıklarına pişman olabilmisti
Kavga, spor değildir ve bu yüzden kavga, estetiğin en az düşünüldüğü ya da hiç düşünülmediği olaydır. Estetik zamanla oluşabilir. Kavganınsa zamana ayıracak zamanı yoktur.
- Bu memlekette kimsesiz yoktur, dedi, vatan ananızdır, bizde babanızız...
Arkada oturan köylülerden biri yanındaki köylüye Recep Peker'i göstererek,
- Demek, anamızı... ağlatan adam buymuş!
- Memleketin ekonomik durumu?
- Eğer biz bu ekonomik önlemleri almamış olsaydık, bugünkü...
Hemen sözün arkasını getirdim:
- Rezalet olmazdı.
Başbakan sözünü sürdürdü:
- Aldığımız önlemler sayesinde bütün millet...
Sözünü ben tamamladım:
- Yokluktan kırılacak, açlıktan ölecektir.
- Aldığımız kararların olumlu sonuçlarını görmek isteyenler...
- Torunlarına vasiyet etsinler... diye sözünü bağladım.
Her gün haberler gelir: Akşama miting var, sabaha gösteri var... Asacağız, keseceğiz, vuracağız, kıracağız!..
Sokağa her çıkışımda önümde polisler, ardımda muhbirler, sağımda şunlar, solumda bunlar...
Üstelik her gün mahkemelerden düzinelerle celp gönderilir. İçimde ha tutuklandım ha tutuklanacağım korkusu...
Oooh, şimdi ne rahatım burda. Kalın duvarların, demir parmaklıkların, demir kapıların arkasında, aslan candarmaların korumasında, güvencede yaşıyorum.
Çatlasınlar. Celp yok, baskı yok, korku yok, izleyen yok, gözleyen yok.
Üstelik, bir yanımda demokrasi, bir yanımda özgürlük... İşte benim hapishane arkadaşlarım.