İnsanın benliğinde, bilinmez derinliğinde bir engel var. Hiçbir hile o sırra ulaşamaz. O yasak bölge, mukaddes mekândır, vicdandır. Sanki Allah onu surlar ve çelik perdelerle örtüp bastırmış, şeytanın ateşi bile onu eritip, aşamaz...
Ben hayattan zevk almıyorum. Elimde altın var, hep arttırmak istiyorum. Yiyecek her şeyim var, ben başka şeyler tasarlıyorum. Elimin altında kızlar ve oğlanlar var, hâlâ yoksulluk hissediyorum. Bazen çok fazla harcıyorum. Ama bundan da zevk almıyorum... Bu ne demektir Kamilya? Yani hayatın nimetleri mutluluğun kaynağı değilmiş. Bana kalırsa asıl esas mutluluk hayattaki deneyimlerimizdir. Yaşıyoruz, düşünüyoruz, hastalanıyoruz, iyileşiyoruz, doyuyoruz, acıkıyoruz, yoruluyoruz ve dinleniyoruz. İşte saadet! Benim anladığım bu.